28 Ocak 2009 Çarşamba

29 Ocak Saat 19.30 Küçükçekmece Cennet Kültür ve Sanat Merkezi'nde

. 28 Ocak 2009 Çarşamba
0 yorum

Zihinsel ve bedensel uyumu hayatının her noktasına başarıyla taşıyan Prof. Dr. Ahmet Maranki, sağlıklı yaşamın ipuçlarını verecek.29 Ocak Saat 19.30 Küçükçekmece Cennet Kültür ve Sanat Merkezi'nde. Bilgi tel:5985523
12/01/2009 - 19:23
29 Ocak Saat 19.30 Küçükçekmece Cennet Kültür ve Sanat Merkezi'nde

Bilgi:5985523

Zihinsel ve bedensel uyumu hayatının her noktasına başarıyla taşıyan ünlü yazar ve bilim adamı Prof. Dr. Ahmet Maranki, sağlıklı yaşamın ipuçlarını verecek.

Ahmet Maranki 1956 yılında İnebolu'da doğdu. İ.Ü. Tasarım ve Endüstri Mühendisliği’nde lisans, İ.Ü. Sosyal Siyaset Bölümü’nde Yüksek Lisans, aynı bölümün Sosyal Siyaset Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri alanında doktorasını tamamladı. 1991 yılında ABD'de mesleki alanda mahalli idareler, sosyal güvenlik sistemleri ve tarım alanında doktora üstü bilimsel çalışma ve araştırmalarda bulundu. Uzun yıllar kaldığı Azerbaycan'da, çalışmalarıyla "Yılın En Başarılı Yabancı Bilim Adamı" seçildi. Kafkasya ve Azerbaycan'da kaldığı bu sürede, SSCB'nin çağdaş dünyaca bilinmeyen yönleriyle ilgili stratejik ve kozmik araştırma merkezlerinde eğitimde bulunarak ekstrasens ve bioenerjist unvanını aldı.
"Bilim ve Buluş Adamları Derneği'nin genel sekreterliği görevini üstlendi. Prof. Dr. Ahmet Maranki'nin 5 ayrı sahada 54 adet yayınlanmış eseri bulunmakta olup, son eserlerinden "Kozmik Bilim ve Bilinçle Yaşam enerjisi" kitabı bugüne kadar 3 yılda 78 baskı yapmıştır.

Klik disini untuk melanjutkan »»

Bin Derde Deva Bitki; Mantar!

.
1 yorum

İçeriğinde şeker ve yağ miktarı oldukça az olan mantar bitkisi,bir çok hastalığa deva niteliğinde...
22/01/2009 - 22:27
Pamukkale Üniversitesi Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kudret Gezer, mantarın insan vücudu için çok önemli bir besin kaynağı olduğunu belirterek, mantarda bulunan bileşiklerin 'Sarcoma-180' adı verilen tümörlerin gelişmesini yüzde 80 oranında durdurduğunu söyledi.

Protein miktarı yüksek, içeriğinde şeker ve yağ miktarı oldukça az olan mantarın, diyet için de ideal bir besin olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Gezer, "Yağ ve karbonhidrat miktarı düşük olduğu için kalp ve damar hastalıklarında tavsiye edilebilir. 100 gram mantarda bulunan protein oranı, aynı miktardaki sütteki protein ile eşdeğerdir. Ayrıca 100 gram mantardan alınan 2-5 gram protein, vücutta depolanmadan günlük olarak harcanırken, 100 gram hayvani gıdadan alınan 3-8 gram protein vücutta depolanarak damar çeperinde birikir ve kalp-damar hastalıklarının sebeplerinden biri olabilir" şeklinde konuştu.

PAÜ Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Kudret Gezer, aynı zamanda sakinleştirici özelliği olan mantarın içeriğindeki folik asitin kansızlığa da iyi geldiğini kaydederek, "Şeker hastalarının, böbrek ve karaciğer rahatsızlığı olanların mantarı tüketmelerinde yarar var" dedi.

Pamukkale Üniversitesi Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi (PAÜMMER) laboratuarında misel üretim çalışmaları, mikroskobik yapı çalışmaları, havalandırma, nemlendirme ve ısıtma sistemlerinden oluşan kontrol sistemleri uygulanması ve araştırılmasının yapıldığını belirten Gezer, merkezdeki uzmanların, Türkiye'de de yenilebilir ve yenilemeyen 2 bin 500 mantar çeşidinin bulunduğu dikkate alındığında, merkezin çalışma esasının Türkiye'deki mantar çalışmalarının eksikliğini gidermesi açısından önemli olduğunu söyledi.

Merkez olarak yaptıkları çalışmalarda Honaz ilçesinde 122, Başkarcı beldesinde de 100'den fazla mantar çeşidine rastladıklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gezer, Buldan, Babadağ ve Denizli dışında Afyonkarahisar ve Uşak'ta da çalışmalar yürüttüklerini belirti. Türkiye'de mantar tüketiminin son yıllarda arttığını, bunun nedeninin de, insanların zehirli mantar konusunda bilinçlenmeye başlaması olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Gezer, vücuda birçok yararı olan mantarın üretiminin ve tüketiminin artırılması amaçlı projeler geliştirdiklerini kaydetti.

Merkezin halen devam etmekte olan 2'si TÜBİTAK, 2'si üretime yönelik sanayi projesi, 2'si de BAP olmak üzere toplam 6 projesi bulunduğunu kaydeden Gezer, halkın güvenle mantar tüketebilmesi için kapalı ambalajlarda, Sağlık Bakanlığı onaylı mantar satışının yapılabileceğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Kudret Gezer kültür mantarının zehirli olmadığını insanların rahatlıkla tüketebileceklerini belirterek, mantar satın alırken dikkat edilmesi gereken özellikleri şöyle belirtti:

''Taze görünümlü, sıkı dokulu, temiz ve tombul, parlak rengini ve canlılığını yitirmemiş olmalıdır. Belirli oranda nem içermeli ancak küf kokusu barındırmamalıdır. Pörsümüş, üzerinde yumuşak dokular oluşmuş mantarlar alınmamalıdır. Açık krem rengi ve beyaza yakın olan mantarlar satın alınmalıdır. Mantar ağzı hafifçe kapatılmış, kahverengi karton veya bez torbalar ile cam kaplarda buzdolabında saklanmalıdır.''

Kaynak: haber7

Klik disini untuk melanjutkan »»

PROF.DR.AHMET MARANKİ'DEN SAĞLIK ÖNERİLERİ

.
0 yorum

29/05/2008 Tarihinde Deryalı Günlere katılan Prof.Dr.Ahmet Maranki bitkiler üzerine açıklamalarda bulundu.
*Günlük tükettiğimiz gıdalar konusunda dikkatli olunması ve her türlü meyve ve sebzenin mevsiminde tüketilmesini tavsiye eden Maranki;"Sağlığımız için gıdaları zamanında yemeliyiz.
*Mesela kış aylarında domates kesinlikle yenmemeliyiz. Yüce yaratan onu yaz aylarında yenilmesi için yaratmış. Bu aylarda yenilen domatesin çekirdeği kan hücrelerine olumsuz etki yapabilir.
*Buna karşı yazın da kış aylarında yenilen meyveler yenilmemeli. Mesela;
MENOPOZ İÇİN
Bayanların menopoz dönemlerindeki sıkıntıları azaltmak için; civanperçemi, meyankökü,ve kır papatyasından yapılan çayı öneriyor
TROİD İÇİN CEVİZ
1 kaç adet cevizi bir su bardağında bir kaç gün bekletiniz ve cevizi yedikten sonra suyunu içiniz bunu hergün yaparsanız bir kaç hafta sonra sizdeki değişikliği farkedeceksiniz
Birde ceviz arasındaki perdeden 25,30 adetini bir litre suda bekletin ve onuda aynı şekilde hergün tüketirseniz troide faydasını fakedeceksiniz
SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İÇİN ÖNERİLER;
Beslenme düzenimizi değiştirmemiz lazım
Beslenme saatlerini değiştirmemiz gereklidir
Tatlıları yemekten 1 saat önce yada yemekten sonra yenmeli
Karbonhidratlarla proteini ayrı ayrı almamız lazım..
YEŞİL ÇAY
Asrın mucizesidir.Çinliler senelerdir yeşil çayı tüketmektedir.Çay yemekten 1 saat önce yada 1 saat sonra tüketmelidir.Yemekten hemen sonra içilirse demir eksikliğine neden olur.Beden yemekteki demiri ve bütün aminoasitleri tükettikten sonra çay içilmelidir.Buda yemekten 1 saat sonra uygun olur.

Klik disini untuk melanjutkan »»

PROF.DR.AHMET MARANKİ'DEN ALA HASTALIĞI KÜRÜ

.
0 yorum

Halk arasında "Ala" hastalığı da olarak bilinen bu hastalığın sebebi deriye rengini veren hücrelerin görevini yapamamasıdır. Sinirsel ve genetik etkilerin payının büyük olduğu düşünülürse.genelde hassas yapılı insanlarda sıkıntı ve üzüntülü dönemin ardından ortaya çıktığı görülmektedir. Dr.Ahmet Maranki'nin de ala hastalığına karşı bitkisel kürü bulunmakta. Bunu hem dıştan hemde içten destaklayerek en aza indirmek mümkün.
İçten destek için bitkisel kür malzemeleri
*Kırmızı pancar
*Beyaz lahana
*Elma, havuç
*Mevsimine göre ıspanak,kereviz,maydanoz
*1 tatlı kaşığı zeytinyağı
Hazırlanışı:Tüm malzemelerin suyu sıkılarak,sabah aç karnına 21 gün boyunca günde 2 bardak içilecek.1 hafta ara verildikten sonra aynı kür tekrarlanacak.1 hafta sonrasında metebolizma normale dönmeye başlıyacak ve karaciğeriniz temizleneceği için alalarınız yavaş yavaş azalmaya başlayacaktır.
Dıştan destek için bitkisel kür malzemeleri
Hibrit tohumu olmayan yani genetiği ile oynanmamış mısırı haşlayarak yemelisiniz.Haşlanan mısırın suyunu için.Mısırın koçanını atmayın çünkü kurutup öğüttüğünüz mısır koçanının tozunu yemeklerinize serperek yiyiniz.
Mısır Lapası Kürü
Mısırı lapa şeklinde pişirdikten sonra ala olan bölgelerinize hem lapasını hem de suyunu sürün.
Korunmak için ise;
*Güneş ışınlarının dik olduğu saatlerde güneşe çıkmayın.Dışarı çıkarken korumalı güneş kremleri kullanın.
*Vitiligo hastalığı olanlar bol bol soğuk su ile duş almalılar.
*Havuzdan çıktıktan sonra vücudunuzu klorlu sudan arındırmak için derhal duş almalılar.

Klik disini untuk melanjutkan »»

AHMET MARANKİ'DEN KISIRLIĞA BİTKİSEL ÇÖZÜMLER

.
0 yorum

Çocuk istemelerine ve bir yıllık düzenli cinsel yaşama rağmen gebe kalamama durumuna infertilite (kısırlık ) denir.
Önce doktor fakat bunun yanında alternatif tıptan da faydalanmakta yarar var.
Kısırlık tedavisinde önerilen şifalı bitkiler nelerdir ?
Zencefil: Erkekteki sperm sayısını ve hareketliliğini önemli derecede arttırdığı ispatlanmıştır.
Ayçiçeği ve Arginin içeren diğer bitkiler:Sperm sayısı düşük erkeklere doğal şifacılar tarafından genellikle arginin takviyesi önerilir. Arginin Ayçiçeğinde yeterli oranda bulunur.
Günde 4 gram arginin almak için 50 gram kadar ayçiçeği tüketmek yeterlidir.Bu hayati besini yüksek oranlarda içeren diğer besinler ise sırasıyla ; keçiboynuzu, ak ceviz, acı bakla, yer fıstığı, su teresi,susam, soya fasulyesi, çemen, badem,hardal,bakla ve mercimektir.
Ahududu: Kadınlarda hamilelik sırasında ortaya çıkan rahim iltihapları için ahududu yapraklarından yapılan çay önerilir.
Ispanak ve çinko içeren diğer bitkiler: Yapılan araştırmalar gösteriyor ki erkeklerin üretkenliğini etkileyen çinko eksikliği aynı zamanda sperm kalitesini de düşürmektedir. Çinko’nun bol bulunduğu sebzeler arasında en başta ıspanak geliyor.Sonra sırasıyla maydonoz,salatalık,bürüksellahanası, taze fasulye,hindiba, börülce, kuru erik geliyor.
Karnabahar ve B6 vitamini içeren besinler:Kısırlık için genellikle karnabahar önerilmektedir. B6 vitamini en çok Karnabahar, su teresi, ıspanak, muz, bamya, soğan, brokoli, kabak, karalahana, yer lahanası,bürüksel lahanası,bezelye ve turpda bulunur.

Klik disini untuk melanjutkan »»

AHMET MARANKİ'DEN KOZMİK BEDEN TEMİZLİĞİNİN FAYDALARI

.
0 yorum

Kozmik beden temizliğinin Faydaları
İnsanlara yaşam enerjilerini devam ettirebilmek için besleniyor ve nefes almaktalar. Maalesef günümüzde tükettiğimiz gıdalar ve soluduğumuz hava pek temiz değil. Aynı zamanda insanın hayat ritmine de sahiptir. Ritmimizi günlük yaşam içinde düzenleyemediğimiz için stresin etkisi altında kalıyoruz. Bu yüzden vücudun doğru metabolizma ritmi bozuluyor ve devamlı stresli olmamız yüzünden bir gerginlik ve yorgunluk taşımaktayız. Bu durum insan vücudunu psikolojik ve metabolik toksin içinde bırakıyor. Hastalanmamak veya hastalıklardan korunmak için insan mecbur kalıyor kendi vücudunu temizlemeye.
30 yaş sonrası temizleme ihtiyacı daha fazla artmaktadır. 30 yaş ve üzeri kişilerde hastalık, rahatsızlık ve diğer olumsuzlukların oluşma oranı daha sık ve kaçınılmazdır. Bunun başlıca sebebi koruma direncinin zayıflaması ve pasif olmasıdır. (Temizlemeye yetiştiremiyor) Bu sebeplerden dolayı insan vücudunu koruma ve tedavi için psikolojik ve metabolik olarak temizlemek gerekir.
Fizyolojik temizleme sıralamasında ilk olarak insan vücudunda Kalın Bağırsak, Karaciğer ve Safra Kesesi gelmektedir.
Kozmik Beden Temizliğini Neden yapıyoruz?
Hastalıklardan korunmak hem ruhi hem fiziki olarak temizlenme toksinlerden arınmayla mümkündür. İnsan yılda en az bir defa bedenini fizyolojik olarak temizlemelidir. Bu temizleme yapıldığında aynı tabiat gibi bedende yeniden dirilip bir yılı savunma mekanizması güçlü olduğu için hastalıksız, aktif ve daha verimli geçirir. Bunun için mutlaka karaciğer, safra kesesi, kalınbağırsakların tamamen temizlenmesi ve toksinlerden arınması gerekir. Bu üç organın temizlenmesi bugün hayatımızda karşılaştığımız hemen hemen bütün hastalıkları ortadan kaldırılmasında ve beden ritminin düzenlenmesinde mutlaka gereklidir. Bu temizlik sonunda;
İnsanlığın bugün sıkça karşılaştığı ve tedavileri çok zor olan hepatit, siroz, kan yağlarının yüksekliği ve buna bağlı rahatsızlıklar kesinlikle son bulacaktır.
Safra kesesi intihapları safra, kum, çakıl ve çamurları, bunlardan oluşan hastalıklarda tedavi edilecektir.
Kalınbağırsağın tamamen boşaltılmasıyla da mide, ağız kokusu ve yaraları
Kaynak:Maranki.com

Klik disini untuk melanjutkan »»

AHMET MARANKİ'DEN BEDEN TEMİZLİĞİ

.
0 yorum

Esra Ceyhan'ın programına katılan AhmetMaranki pek çok bilgilerde bulundu.Çayların ve tatlıların yemeklerden 1 saat sonra içilmesi ve yenilmesi gerektiğini belirten Ahmet Maranki vücuttaki zararlı maddelerin atılımı(Beden temizliği) için bir bardak limonlu suyun içine 1 yemek kaşığı zeytinyağını katarak için..Ertesi gün vücudunuzdaki değişikliği farkedin..

Klik disini untuk melanjutkan »»

NAR ÇİÇEĞİ TABLET ÇAYI - BAMYA ÇİÇEĞİ

.
0 yorum

* Kış günlerinde çocuklarınızın ve sizin C vitamini ihtiyacını karşılamaya yardımcı
* Kan ve plazma temizlemesine yardımcı
* Toksin giderilmesine yardımcı
* Gribal enfeksiyonlardan korunmanızı sağlayan lezzetli kozmik içeceğiniz hizmetinize sunulmuştur.
* 80 fincan çay içebilirsiniz.
* Detoks - Arınma - Beden temizliğinde destekçiniz.
Kullanımı :
1 fincan sıcak suya 2 tablet atılarak içilir.
Kaynak:Maranki.com

Klik disini untuk melanjutkan »»

PROF.DR.AHMET MARANKİDEN YAĞLI CİLTLERE YULAFLI MASKE

.
0 yorum

Gerekli malzemeler:
2 yemek kaşığı yulaf unu
2 yemek kaşığı rendelenmiş limon kabuğu
6yemek kaşığı dolusu buğday kepeği
Yapılışı: Malzemeleri iyice karıştırdıktan sonra biraz su ile lapa haline getiriniz. Bu karışımla yağlı cildinizi 2-3 dakika boyunca temizleyiniz.Daha sonra ılık su ile yıkayınız.
PROF.DR.AHMET MARANKİ

Klik disini untuk melanjutkan »»

BEL,BOYUN VE EKLEM AĞRILARI İÇİN AHMET MARANKİDEN ÖNERİLER

.
0 yorum

Bel,eklem ve boyun ağrılarından müzdaripseniz;
**Zeytin yağı
**Badem yağı
**Biberiye yağı
**Kekik yağı
**Hardal yağı
**Ceviz yağı
Tüm malzemeleri karıştırarak eklem yerlerinize iyice sürün. Streç filmle sarın.
Önemli dip not:Hardal,biberiye ve kekik yağları yakıcı yağlardır.Zeytinyağı,badem ve ceviz yağı gibi yumuşatıcı olan yağlar ile karıştırılmadan sürüldüğünde cildinize zarar verir.

Klik disini untuk melanjutkan »»

REFLÜYE DOĞAL TEDAVİ

.
0 yorum

Hatalı beslenme, kötü alışkanlıklar ve çevresel etkenler nedeniyle oluşan mide sorunlarından şikayet etmeyen yoktur herhalde..
Ayaküstü beslenme alışkanlığı, gelişigüzel alınan ilaçlar, aşırı tüketilen sigara ve alkol ve stres… Gündelik yaşam alışkanlıklarımız gittikçe olumsuz yönde değişiyor. Bu karamsar tablodan en fazla payını alanlardan biri midemiz. Ağrılar, ekşime, şişkinlik ve kramplarla aslında bize tepkisini anlatmaya çalışıyor! Ülser, gastrit ve reflü…
Prof.Dr.Ahmet Maranki katıldığı Esra Ceyhan'ın programında reflü konusunda kısa bilgiler verdi
Ne yapmalı:Çiğ patates ve beyaz lahananın suyu sıkılarak içilmelidir.Her sabah bir bardakla başlanmalı ve daha sonra 1,5-2 bardağa kadar çıkartılabilir.Bu kür 20 günlüktür.

Klik disini untuk melanjutkan »»

HEMOROİTE KURU İNCİR VE KAYISI İYİ GELİYOR

.
0 yorum

Hemoroitte, beslenme alışkanlığı çok önemlidir.Bunun için en önemli besin Zeytinyağıdır.Her gece yatmadan pamuğa döküp makat kısmına koyuyorsunuz..Bunu tam 7 gece uyguluyorsunuz...Bsurunuzun düzeldiğini göreceksiniz...
Dahilden
Her gece yatmadan 3 adet inciri (40 kiloysanız) 70-80 kiloysanız (5 adet) kuru inciri sıcak suyun içine koyuyorsunuz..Bu incirler 1-2 saat içinde şişiyor.Yatmadan evvel bu incirleri yiyiyorsunuz.Yada Ihlamur çayı ile birlikte içebilirsiniz
Gölgede kurutulmuş 5 adet kuru siyah kayısıyı alıyorsunuz yine incirde olduğu gibi sıcak suyun içerisine koyup 1-2 saat şişmesini bekliyosunuz ve daha sonra kayısıları gece yatmadan önce yiyiyorsunuz..
Not:3 hafta devam ediyorsunuz.
PROF.DR.AHMET MARANKİ

Klik disini untuk melanjutkan »»

PROF.DR.AHMET MARANKİ’DEN TAVSİYELER

.
0 yorum

Günlük tükettiğimiz gıdalar

konusunda dikkatli olunması ve her türlü meyve ve sebzenin mevsiminde tüketilmesini tavsiye eden Maranki;”Sağlığımız için gıdaları zamanında yemeliyiz.

*Mesela kış aylarında domates kesinlikle yenmemeliyiz.

Yüce yaratan onu yaz aylarında yenilmesi için yaratmış. Bu aylarda yenilen domatesin çekirdeği kan hücrelerine olumsuz etki yapabilir.

*Buna karşı yazın da kış aylarında yenilen meyveler yenilmemeli. Mesela;

MENOPOZ İÇİN

Bayanların menopoz dönemlerindeki sıkıntıları azaltmak için; civanperçemi, meyankökü,ve kır papatyasından yapılan çayı öneriyor

TROİD İÇİN CEVİZ

kaç adet cevizi bir su bardağında bir kaç gün bekletiniz ve cevizi

yedikten sonra suyunu içiniz bunu hergün yaparsanız bir kaç hafta sonra sizdeki değişikliği fark edeceksiniz

Birde ceviz arasındaki perdeden 25,30 adetini bir litre suda bekletin ve onuda aynı şekilde hergün tüketirseniz troide faydasını fakedeceksiniz

SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İÇİN ÖNERİLER;

Beslenme düzenimizi değiştirmemiz lazım

Beslenme saatlerini değiştirmemiz gereklidir

Tatlıları yemekten 1 saat önce yada yemekten sonra yenmeli

Karbonhidratlarla proteini ayrı ayrı almamız lazım..

YEŞİL ÇAY

Asrın mucizesidir.Çinliler senelerdir yeşil çayı tüketmektedir.Çay yemekten 1 saat önce yada 1 saat sonra tüketmelidir.Yemekten hemen sonra içilirse demir eksikliğine neden olur.Beden yemekteki demiri ve bütün aminoasitleri tükettikten sonra çay içilmelidir.Bu da yemekten 1 saat sonra uygun olur.





>>>AHMET MARANKİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ <<<

didem el 17 de October de 2008 a las 20:07 dijo: merhaba hocam,benim bir kaç sorum olacaktı.1. si annem su içmiyor.ilaç içmekte bile zorlanıyor.ne yapabiliriz? 2. si benim saçlarım kalın telli ve gür ama çok dökülüyor. ne yapabilirim?3. sü ağız kokusu için ne yapabiliriz?şimdiden teşekkürler

gülçin hüner el 18 de October de 2008 a las 18:59 dijo: mrh.hocam benim sorunum omuzlarımdaki agrı.3 yıl önce MAS teşhisi konularak ilaç tedavisi gördüm ardından o bölgeye iğneyle ilaç enjekte edildi ve fizik tedavisi gördüm ve agrılarım tekrar başladı.vanın ilçesinde tayin dolayısıyla ikamet ediyoruz saglık imkanları kısıtlı sizce neler önerirsiniz cevabınızı bekliyorum.şimdiden sonsuz şükranlarımı iletiyorum tşkler

onat el 19 de October de 2008 a las 13:46 dijo: ben hitatik kist karaciyer hast amelet old. 10 cmdi1ay oldu.bunun tekr.olm için bana bitki öneremisin.tkr.

sevim el 20 de October de 2008 a las 16:51 dijo: sayın hocam ben anne olmak istiyorum ama cocuklarım yaşamıyor 43 yaşındayım 4 küretaj oldum cocuklar 2 aydan fazla yaşamıyor doktolar tüm hormonların cok iyiy ama tanı koyamadıl sigsra icme diyolar ama ben hamile kalınca icmiyorum evliligim bitmek üzere allah aşkına yardım edin intiharı düşünüyorum.yapıcam da herkes doguryor bir bn beceremedim eşimin ailesinin lafları beni yordu men memurum cahil degilim sadece caresizim

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya güzellik ve cilt bakımı tarifleri

.
0 yorum

Yumuşak eller için
Kuru cilt için duş jeli
kirpiklerim dökülüyor
kirpiklerin uzaması için
kısa kirpikleri uzatmak için
makyaj öncesi maske-1
makyaj öncesi maske - 2
koltuk altı rengini açmak için
Karma - Hassas ciltler için tonik
Yağlı ciltler için tonik
Cildinizi nemlendirmek için
yüz temizliği için peeling
Peeling karışımı yapımı
parlak bir cilt için doğal peeling
Kuru cilt ve siyah noktalar için doğal peeling
çabuk ve kolay bronzlaşmak için
bronzlaşmak için bitkisel yağlar
bronzlaşmak için bitkisel yağlar - 2

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya çiller ve cilt lekeleri için tarifler

.
0 yorum

Çillere Karşı Önlem
Güneş lekeleri için
Cilt Lekeleri için öneriler
Geçmeyen cilt lekeleri
Geçmeyen güneş lekeleri için
lekeleri yok etmek için
Yüzdeki çiller için beyaz barbunya

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya akne ve sivilce için öneriler

.
0 yorum

Pratik akne tedavisi
Sivilceler için maske
Ergenlik sivilcesi - akne
sivilce için maske tarifi
Ergenlik sivilcileri için
sivilceden kurtulmak için
Sivilce izleri için cilt maskesi
yüzdeki sivilcelerden kurtulmak için
Normal ciltlerdeki sivilceler için tonik
Normal ciltler için sivilceye maske
Sivilceler için Temizleme losyonu
Sivilceler için Limon suyu ve Aspirin
Sivilce izleri için bakla içi maskesi
Sivilce izi için pastane mayası maskesi
Regl dönemi sivilceleri için kuru maya maskesi
sivilce izleri için menekşe suyu ve krem tarifi

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya siyah noktalar için tarifler

.
0 yorum

Burun üstündeki siyah noktalar
Siyah Noktalar için Yulaf Maskesi
Cildin " T" bölgesindeki siyah noktalar
Kuru cilt ve siyah noktalar için doğal peeling

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya kırışıklıklar için öneriler

.
0 yorum

Göz altı kırışıklıkları
Kırışıklık için maske
Kırışıklıklar için maske
Kırışık giderici güzellik kremi
Göz çevresinde oluşan kırışıklıklar
Kırışıklıklar için nar çekirdeği yağı
Kırışıklıklar için nar çekirdeği yağı
Kırışıklıklar için buğday unu maskesi

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya selülit için tarifler

.
0 yorum

Selülit için
Selülit için formül
selülit giderici çay tarifi
Selülit için Defne-Biberiye-Susam ve soya yağı masajı

Klik disini untuk melanjutkan »»

Suna dumankaya Yağlı saçlar için

.
0 yorum

Bir tutam biberiye ve bir tutam kekiği 250 gram kaynar suda çay gibi demleyip, süzün.Sıvıyı temiz saç diplerine sürün.

suna dumankaya

Klik disini untuk melanjutkan »»

suna dumankaya saç bakım önerileri

.
0 yorum

Saç bakımı
Yağlı saçlar için
Kepekli saçlar için
Cansız saçlar için
saç bakım önerileri
saç bakım önerileri-2
Güçlü saç dipleri için
Normal saçlar için tonik
Saç diplerinde kaşıntı için
Aşırı yağlanan saçlar için
Erken beyazlayan saçlar için
Saç beyazlığını gidermek için
Yağlı saçlar için doğal bakım
Kuruyan ve dökülen saçlar için
Dökülen saçlar için böbrek yağı
Dökülen saçlar için doğal bakım
ince telli ve dökülen saçlar için
Saçların dökülmesini önlemek için
Saçlarınızın daha çabuk uzaması için
Boyalı, yıpranmış saçlar için maske
saç dökülmesi için sığır iliği maskesi
Dökülen saçlar için defne ve badem yağı

Klik disini untuk melanjutkan »»

Suna Dumankaya Cilt Bakımı ve Güzellik Sırları

.
1 yorum

Türkiye'nin bitkisel ürünler ile cilt bakımı yapan ilk Bitki Bilimi ve Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya ‘nın, herkesin evinin bir köşesinde mutlaka bulunan malzemelerle, hem kolay, hem de bütçeyi sarsmayacağı için herkesin yapabileceği güzellik,sağlık, saç bakımı ve cilt bakımı ile ilgili önerilerini siz de deneyin :



>> Sağlık önerileri

>> Saç bakım önerileri

>> Cilt maskesi tarifleri

>> Selülite karşı öneriler

>> Kırışıklıklar için öneriler

>> Siyah noktalar için öneriler

>> Akne ve sivilce için öneriler

>> Çiller ve cilt lekeleri için tarifler

>> Güzellik ve cilt bakımı için tarifler


>> Ahmet Maranki sağlık ve güzellik önerileri için tıklayın

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu sağlık ve güzellik kürleri için tıklayın



20 yorum:
demet dedi ki;,
gerçekten ciltle ilgili çok güzel şeyler yazmışsnz hepsini uygulycm şimdiden teşkkürler

... 05 Aralık 2008 Cuma 14:21



Adsız dedi ki;,
meraba suna abla benim yüzümde ve vücudumda hep güneş lekeleri ve çiller var bunları azaltmak veya yok etmek için ne yapmalıyımmm

... 16 Aralık 2008 Salı 14:24



güneş lekeleri dedi ki;,
bu yorumun başlığına tıklayarak Güneş lekeleri için bitkisel formül konusunu okuyun

... 16 Aralık 2008 Salı 15:59



güneş ekeleri için formüller dedi ki;,
mucize iksirler başlığı altındaki arama kutusunua güneş lekeleri yazıp aratarak güneş lekeleri ile ilgili diğer yazılara ulaşabilirsiniz

... 16 Aralık 2008 Salı 16:03



Adsız dedi ki;,
merhaba,ayaklarımda parmak aralarımda mantar mantar var aşırı kaşıntı oluyor.6,7 senedir var bnde ilaç tedaviside gördüm fakat yine tekrarlıyor bana bu konuda yardımcı olurmusunuz.tşkrler.

... 17 Aralık 2008 Çarşamba 00:04

Klik disini untuk melanjutkan »»

İbrahim Saraçoğlu topuk dikeni için çekirdekli siyah kuru üzüm-kırmızı pul biber kürü

.
0 yorum

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Kanal D 'de yayınlanmakta olan Sabahların Sultanı Seda Sayan Programında Topuk dikeni 'ne karşı çekirdekli siyah kuru üzüm-kırmızı pul biber kürünü önerdi.


Topuk dikeni kürü :


Topuk dikeni kürü her biri 3 gün uygulanacak 3 aşamadan oluşmaktadır

1- Üç gün süre ile;Üç yemek kaşığı Orta acı (çok acı olmayacak) Kırmızı pul biberi havanda ezdikten sonra akşam yatmadan önce bir tülbent veya gazlı bezle topuğunuza sarın. Sabah sökün.

2- Üç gün süre ile; 3 yemek kaşığı çekirdekli siyah kuru üzüm çekirdekleri ile beraber dövdükten sonra akşam yatmadan önce bir tülbent veya gazlı bezle topuğunuza sarın. Sabah sökün.

3- Üç gün süre ile; Orta acı (çok acı olmayacak) Kırmızı pul biber ve çekirdekli siyah kuru üzüm çekirdekleri ile birlikte dövdükten sonra akşam yatmadan önce 3 yemek kaşığı kadarı bir tülbent veya gazlı bezle topuğunuza sarın. Sabah sökün..

Not: Bu kürün yararlı olması için kırmızı pulbiberin ebter (kısır) tohumdan üretilmemiş olması gerekiyor.

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Bu kürün % 60 oranında yarar sağladığını açıkladı.

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu 'ndan sağlık ve güzellik kürleri için tıklayın




4 yorum:
Adsız dedi ki;,
siteniz mükemmel..daha bu sabah seda sayanin programinda gördüm ..

bu kürün tarifini aldim ve simdi sizde görüyorum hemde ibrahim saracoglunun anlattigi gibi..

gercekten hizlisiniz..sagolun..emeginize saglikk

... 21 Aralık 2008 Pazar 11:23



Adsız dedi ki;,
ebter pulbiber tohumu ile ebter olamayanin arasindaki fark nedir ve ben bunu nereden ve nasil alirim yada alinca nasil anlarim ebter mi degilmi..Yardimci olabilirseniz iyi olur..

... 25 Aralık 2008 Perşembe 12:26



Adsız dedi ki;,
biebter tohumdan üretilip üretilmediğini bizlerin anlamsı zor. üreticisine sormak lazım.

ticari kaygı gütmeden doğal yollarla üretim yapn kişiler danışmakta fayda var.

... 25 Aralık 2008 Perşembe 12:58



Adsız dedi ki;,
benimde topuk dikeni rahatsızlığım var modern tıpa baş vurdum ve ilaç taavis yapıyorum doktor ban ayaklarınızı sıcak suya koyun dedi sizce bunu faydası ne kadar siyak çekirdekli kuru üzüm bunun kesin bir faydası var mı ebter tohumu nereden bulacağımı bilmiyorum yardm ederseniz sevinirim

... 17 Ocak 2009 Cumartesi 21:00

Klik disini untuk melanjutkan »»

İbrahim saraçoğlu meme-göğüs büyütmek için bitkisel kür

.
0 yorum

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bitkisel kür ile meme (göğüs) büyütmenin mümkün olduğunu söyledi.Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bitkisel kür ile meme büyütmek için bayanlarda 31 yaş sınırının olduğunu açıkladı.

Meme büyütmek isteyen bayanlara uygulayacakları bir beslenme programı ile birlikte günde 1 kez içilecek bitki çayı formülünü verdiklerini açıklayan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bu kür uygulandığında 9 ayda göğüslerin 1 beden büyüdüğünü söyledi.

Göğüs büyütme kürününün içeriği açıklanmıyor.Satın almanız gerkiyor.

Göğüs büyütme kürünü temin etmek için İbrahim Saraçoğlunun resmi web sitesini www.saracoglu.at ziyaret edip sipariş başlığı altından sipariş verebilirsiniz. Kürün fiyatı 250 YTL olarak belirlenmiş.

Uyarı : Sitemizdeki bilgiler sadece paylaşım amaçlı ile yazılmıştır.Sayın Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'na sorularınızı kendisine ait www.saracoglu.at sitesini ziyaret ederek iletişim bölümünden sorunuz.

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu 'ndan sağlık ve güzellik kürleri için tıklayın






7 yorum:
mıne dedi ki;,
ben 24 yasında bır cocuk annesıyım.emzırmeden sonra goguslerım sondu sankı.ve bu duruma cok uzuluyorum.sızın onerdıgınız kur benım ıcın cok pahalı.yanı maddı durumum ıyı degıl.ama goguslerımın buyyumesını cok ıstıyorum.bana bır yontem onerırsenız cok sevınıcem gercekten.sımdıden tesekkur ederım.

... 27 Kasım 2008 Perşembe 15:51



Adsız dedi ki;,
merhaba ben avrupada yasiyorum kitabiniz burda bulamadim.kitabinizi erde alabilirim

... 05 Aralık 2008 Cuma 12:13



lilasocean dedi ki;,
ben kitabinizi aldim turkiyeye gittigimde Allah sizden razi olsun bu sivilcelerden kurtuldum sonunda.

... 10 Aralık 2008 Çarşamba 17:44



Adsız dedi ki;,
ben 26 yaşındayım.1çocuk annesiyim.emzirmeden sonra göğüslerim söndü ve küçüldü.bu duruma çok üzülüyorum.bir çok yöntem denedim fakat sonuç alamadım.sizin önerdiğiniz kür'e maddi durumum iyi değil.eşimde göğüslerimin küçük olmasından rahatsız.lütfen göğüslerimin büyümesi için bana bir yöntem önerirseniz sevinirim.teşekkür ederim.

... 10 Aralık 2008 Çarşamba 19:26

Klik disini untuk melanjutkan »»

Taylan Kümeli Alzheimer hastalığından korunmak için öneriler

.
0 yorum

Alzheimer hastalığı yaşamın orta ve ileri evrelerinde ortaya çıkar, 60 yaş üstünde görülme sıklığı yüzde 30'a çıkar.

Alzheimer'ın nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, kalıtsal faktörler, düşük sosyokültürel düzey, kafa travması gibi nedenler üzerinde durulmakta, östrojen hormonu ve nonsteroid grubu ilaçlar kullanmanın önleyici etkilerinin bulunduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır.
Beslenme ayrı bir öneme sahiptir,yapılan çalışmalarda orta yaşlarda obezite, yüksek kolesterol ve yüksek tansiyon, ileriki yaşlarda Alzheimer türü hastalıkların oluşması yönünde ayrı ayrı risk faktörleri oluşturuyorlar. Bu problemlerden her biri, hastalık riskini iki katına çıkarıyor. Yani bu problemlerden üçüne birden sahip olanlar, hiç sahip olmayanlardan 6 kat daha fazla risk taşıyorlar.


Alzheimer hastalığından korunmak için öneriler:

Kilo fazlalığı, yüksek kolesterol düzeyleri ve trigliserit birikiminin Alzheimer riskini arttırdığı bilinmektedir, bu nedenle az yağlı bir beslenme tarzına geçilmelidir.

Antioksidan besinleri bol bol tüketin. Özellikle C vitamininin yetersizliği görüldüğünden yeşil yapraklı sebzeler ve narenciye meyvelere ağırlık verilmelidir.

Hergün 2 adet ceviz,5 adet badem,5 adet fındık yeme alışkanlığı edinin.Doktorunuz onaylıyor ise E vitamini takviyesi yapmak da gerekebilir.E vitamini lipid peroksidasyonunu önleyecektir.

Her gün bir aspirin almak.

Alkolden uzak durun çünkü uzun süreli ve yüksek dozda kullanıldığında beyin tahribatına neden olmaktadır.

Taylan Kümeli

>> Taylan Kümeli önerileri için tıklayın <<

Klik disini untuk melanjutkan »»

Taylan Kümeli Daha sağlıklı bir yaşam için yeme-içme önerileri

.
0 yorum

Ekmek konusunda seçiminizi yüzde 100 tam tahıldan üretilmiş ekmekten yana kullanın.

Bitki çaylarını ihmal etmeyin ama doğru zamanlarda tüketin.

Örneğin, adaçayının uyarıcı, melisanın ise rahatlatıcı etkisi vardır. Siyah çayın, sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi yoktur.

Vücudun su dengesinin korunmasında önemli bir rol oynayabilir. Ancak kafein içermesi nedeniyle dikkatli tüketilmeli.

Çayınızı, kahvenizi veya kahvaltılık gevreğinizi tatlandırmak için normal şeker yerine, enerjisiz doğal tatlandırıcıları kullanın.
Her zaman yanınızda, çantanızda, arabada, ofiste sağlıklı atıştırmalıklar bulundurun.
Omlet yaparken iki yumurta yerine, yumurtalardan birinin tamamını kullanın, diğerinin ise sadece beyazını ekleyerek aldığınız kaloriyi azaltın. Omletinizi peynir veya et yerine, soğan, mantar, ıspanak, biber ve baharatlarla lezzetlendirin.
Kırmızıbibere acı tadını veren kapraicin adlı madde güçlü bir antioksidandır. Bu nedenle yemeklerinizi kırmızıbiberle tatlandırın.
Soya fasulyesi sağlıklı bir protein kaynağıdır, öğünlerinizde kullanmaya özen gösterin.
Süt-yoğurt-peynir : Süt, her tür peynir, yoğurt, dondurma gibi süt ürünleri, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral sağlar.
Tereyağı dışındaki süt ürünleri kemiklerin büyümesi ve bakımı için önemli bir besleyici olan kalsiyumun olağanüstü kaynaklarıdır. Sütte çeşitli oranlarda tam yağlı (yüzde 2), kaymağı alınmış ya da kısmen yağı alınmış (yüzde 1) D vitamini vardır.

Ortalama yetişkin günde iki bardak süte ihtiyaç duyar. Süt aynı zamanda temel kalsiyum kaynaklarından biridir. Kadınlar, özellikle hamile ve emziren kadınlar ve büyümekte olan çocuklar günde iki bardaktan fazlasına ihtiyaç duyar.

Klik disini untuk melanjutkan »»

bağırsak problemi olanlar için bitki çayı

.
0 yorum

Malzemeler:


5 bardak su

3 kayısı,

1 limon

bir avuç içi maydanoz,

bir avuç içi kiraz sapı

üç poşet yeşil çay


Hazırlanışı: Malzemeleri 5 bardak suyun içine koyarak kaynatın. Sabahtan akşama kadar içiyorsunuz. Bu çay bağırsak problemi olanlar için iyi bir çözüm olmaktadır.

Taylan Kümeli

>> Taylan Kümeli önerileri için tıklayın <<

Klik disini untuk melanjutkan »»

taylan kümeli diyet ve beslenme önerileri

.
0 yorum

Taylan Kümeli 1962 yılında Ankara’da dünyaya geldi.1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü dereceyle bitirdi.

‘Toplu Beslenme Birimlerinde Menü Planlamada Tasarruf ’çalışması ile 1987 yılında VB tarafından ödül aldı.1986 – 1988 yılları arasında O.D.T.Ü. Gıda Mühendisliği bölümünde “Gıda Katkı Maddelerinin İnsan Sağlığına Etkileri Üzerine” konulu tezi ile yüksek lisans programını tamamlamıştır.


20 yılı aşan bir süre içinde hastanelerde, değişik kurumlarda ve catering firmalarında tedavi edici ve kurumsal diyetisyen olarak çalışmıştır. Klinik çalışmalarında “Tip II Diabet ve Kolesterol” tedavilerinde başarılı sonuçlar almıştır.


Uluslararası pek çok platformda “Beslenme” konulu konferanslarda görev almıştır. Taylan Kümeli Uluslararası ADA, ICDA, EFAD, Diabet ve Beslenme Derneği, Türkiye Diyetisyenler Derneği’ne üyedir.



Taylan Kümeli diyeti
Ramazan Diyeti
iştah kesmek için
Selenyumun faydaları
Detoks programı
Gelin diyeti ve detoksu
İştahı kesen yiyecekler

Ramazanda sağlıklı beslenme önerileri

Fazla ödem ve şişkinlikten kurtulabilmek için
Bağırsak problemi olanlar için bitki çayı
Sağlıklı bir yaşam için yeme-içme önerileri
Alzheimer hastalığından korunmak için öneriler

Klik disini untuk melanjutkan »»

Prof. Dr Erkan Topuz ’dan böğürtlenin faydaları

.
0 yorum

Böğürtlen hafıza kaybından, mesane taşlarına kadar pek çok hastalığa iyi geliyor. Prof. Dr Erkan Topuz, böğürtlenin çiçeklerinin ve taze meyvesinin pek çok hastalığa iyi geldiğini belirtiyor.

Mevsim özellikleri nedeniyle en çok Mersin ve Bursa yörelerinde yetiştiriliyor.

Kozmetik sanayisinde ise içinde böğürtlen aroması bulunan duş jeli ve güzellik losyonları üretilmeye başlandı.

Diyabet ve böbrek taşları için faydalı olan böğürtlenin sıkılarak elde edilen suyunun ishal rahatsızlıklarına, taze veya kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağından yapılan çayın ise, ağız yaralarına iyi geldiğini belirten Prof. Dr Erkan Topuz , antioksidanlar açısından zengin olduğunu belirttiği böğürtlen meyvesinin ise yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarına, diyabete ve böbrek taşlarına karşı kullanıldığını belirtti.

Böğürtlenin faydaları :

*Böğürtlen idrar söktürür.

*Ayaklardaki şişlikleri indirir.

*Yüksek tansiyonu düşürür

*Gözlerdeki zafiyeti giderir.

*Mesane taşlarının düşmesine yardımcı olur.

*Ağız, dil, diş eti ve bademcik giderir.

*Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser.

*Haricen kullanıldığı takdirde ağrıları dindirir, yanıkları iyileştirir.

*Kökü kaynatılıp, suyu içilecek olursa kandaki şeker miktarını düşürür

Prof. Dr Erkan Topuz

>> diğer Erkan Topuz sağlık önerileri

Klik disini untuk melanjutkan »»

Zerdeçalın faydaları

.
0 yorum

Prof. Dr Erkan Topuz doğanın her hastalığın yanında şifasını da verdiğini söyledi.
Prof. Dr Erkan Topuz zerdeçalın faydalarını şöyle açıkladı:

* Zerdeçal en etkin ve yaygın kullanılan antioksidanlardan biridir


* Zerdeçalın enfeksiyon etkisi : yapılan araştırmaların sonunda zerdeçalın lekotiren,prostoglandin,tümör,nekroze edici faktör ve interlokin-12 gibi iltihap oluşturan maddelerin ortaya çıkışını geciktirerek hafiflettiğini göstermiştir


* Zerdeçal solunum yollarına iyi gelir : antienflamatuar ve antioksidan etkileri ile üst solunum yolları,astım ,bronşit ve sinüzite çok iyi gelir


* Zerdeçal kansere iyi gelir : zerdeçalın aktif maddesi curcumin hem kanserin korunmasını sağlar hem de bazı kanserlerde tedavi edici olarak kullanılır.tümör hücrelerinin üremesini engeller ve toksik yan ürünlerini azaltır.


* Zerdeçal Alzheimer hastalığına iyi gelir :antioksidan ve antienflamatuar etkisi ile Alzheimer hastalığına gidişi engeller.ayrıca beta amiloit plakalarının gelişimini yavaşlattığını göstermiştir


* Zerdeçalın iyi geldiği diğer hastalıklar : Katarak oluşumu, karaciğer hastalıkları,felç gibi hastalıkların tedavisinde olumlu etkisi vardır

Prof. Dr. Erkan Topuz

Klik disini untuk melanjutkan »»

Prof. Dr. Erkan Topuz Karadut Şurubu ve Faydaları

.
0 yorum

Karadut meyvesi çok güçlü antioksidanlar içermektedir. Bu güçlü antioksidanlar vücuttaki serbest radikalleri etkisiz hale getirerek bağışıklık sistemini güçlendirir. İçerdiği flavonoidler sayesinde ise kalbi korur aynı zamanda da yaşlanmayı geciktirici etkiye sahiptir.



Karadut bitkisi böceklenmeyen tek organik bitkidir. Betakaroten ihtiva eder. Ancak zamanı çok çabuk geçtiği için en bol olan zamanlarında kaynatarak şurubunu yapabilir ve bu karadut şurubunu derin dondurucuda saklayabilirsiniz. Kanserden korunmak için Sağlık ve gençlik kaynağı olan bu şurubu mutlaka tüketin.


Karadut nelere iyi geliyor?

* Halsizliği, aşırı yorgunluğu giderir
* Ağız ve boğaz enfeksiyonlarına tavsiye edilir
* Kanı temizler anemi hastalarına tavsiye edilir
* Kan basıncını düşürür
* Sindirim sistemi kronik hastalığına faydalı
* Mide salgılarını arttırır
* Sindirimi sistemini düzenler
* Saçların ve dişlerin güçlenmesini sağlar
* Kronik gastrit ve hepatit tedavisinde kullanılabilir
* Uykusuzluğa iyi gelir

Prof. Dr. Erkan Topuz

>> diğer Erkan Topuz sağlık önerileri




1 yorum:
Adsız dedi ki;,
erkan hocam sana cok teşekkür ederim ama bide bitkileri nasıl kullanacagımızı daha acık yazarsanız daha cok sevinecegiz. tekrar teşekkürler.

... 18 Eylül 2008 Perşembe 10:40

Klik disini untuk melanjutkan »»

Erkan Topuz kansere karşı korunma önerileri

.
0 yorum

-Beyaz un, beyaz şeker ve tuzu kullanmaktan uzaklaşmak gerek. Tuzu kaya tuzu olarak çok az miktarda kullanın.
-Hiç bir ürünü sürekli olarak kullanmayınız. Mesela içtiğiniz kaynak sularını bile 3 ayda bir değiştirin. Düzenli olarak kullandığınız bir şey uzun sürede kanser yapıcı etkiye sahiptir.


-Esmer ekmek kabuğunu yeyin. Esmer ekmeğin kabuğunda vücudumuzu kanserden koruyucu bir madde bulunur.

-Kuşkonmaz ve fesleğen çok büyük şifa kaynağıdır. Fesleğeni salatalarınıza koyun, fesleğende çok miktarda C vitamini vardır.

-Bbol bol Rezene tüketin. Rezeneyle birlikte, taze zencefil, nane ve bir elmayı birlikte katı meyve sıkacağından geçirerek yemeklerden evvel bir iki çorba kaşığı içerseniz sizi mide kanseri, ülser ve gastritten koruyacaktır.

-Kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar, kaynar suya bir kahve kaşığı kuru zencefil, papatya ve bir dilim limon koyarak günde 3 kupa kadar tüketebilir. Bu karışım, ağız yaralarına ve radyoterapiden dolayı meydana gelen bazı yanmalara engel oluyor, kemoterapi sonucu meydana gelen bulantıyı da azaltır.

-Çemenin, tümör hücrelerini küçülttüğü tesbit edilmiştir. Aynı zamanda sarımsak, arnavut biberi (acı seviliyorsa), domates salçası ve mesela tarhun gibi mucizevî bitkiler çektirilip her gün bir dilim ekmeğin üzerine sürülerek yenilirse kendisini kanserden bir ölçüde korumuş olur .

-Kansere yakalanmadan önce süt içmekte hiç bir sakınca yok. Fakat kansere yakalanan kişiler aşırı miktarda sütlü gıdalardan uzak durmalı.

-7-8 kadından biri ailesinde meme kanseri hastalığına yakalananlar olmasa dahi zaten bu hastalığa yakalanmakta. Meme kanserinden korunmak için ve herhangi bir şekilde memede fibrokist ya da başka kist varsa keten tohumu tüketmeyi ihmal etmeyin. E vitamini, soya yağı ve selenyumu mutlaka doktora danışarak almalı. Ailede meme kanseri varsa kesinlikle hormonal ilaç alınmaması gerekir.

-Kolon kanserleri: Kolon kanserine yakalanmamak için kesinlikle kabızlık çekmemeli. Bu tür hastalara havuç ve ananas tavsiye ediyorum. Bunları tüketerek büyük fayda görürler. Bu kişilere meyve suyunu tavsiye etmiyorum. Meyveleri posalı olarak tüketmeleri daha faydalıdır. Kırmızı etten mutlaka kaçınmalı, tuzlu ve bekletilmiş etler, salam, sucuk, sosis gibi yiyeceklerden ve fastfoodlardan uzak durmalılar.

- Doğal pamukta (Normal pamuk kanserojendir) arpa buğday, fasulye, soya, mercimekleri çimlendirin ve salatalarınıza katın. Bunların filizleri sizi kanserden korur ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

-Biberiye hem meme kanserinde hem de diğer kanser türlerinde çok büyük şifa kaynağıdır. Biberiye aynı zamanda depresyona da iyi gelir. Balkonunuza ekin, tazesini salatalarınıza katın , kurusunun da çayını yapın.


-Arnavut biberi de çok şifalı bir bitkidir.


-Keten tohumunu tane olarak alın, küçük kahve ya da karabiber değirmeninde öğüterek her gün bir çorba kaşığı tüketin.Meme , kolon ve prostat kanserinde özellikle çok şifalı. Keten tohumunda çok önemli yağlar var. Ancak soya yağı ve keten tohumu meme kanserine yakalanan kişiler için yasak.

-Zeytin şifa kaynağıdır. Belli bir marka veya güvendiğiniz yerleren alın.

-Rahim ağzı kanserinden korunmak mutlaka havuç tüketin. Kırmızı renkli yiyecekler çok önemlidir. Kırmızı renkli her gıdanın rahim kanserinde çok büyük koruyucu etkisi vardır.

Dulavratotu, civanperçemi çayı miyom oluşmasını geriletir. Her kadının yılda bir kere simir testi yaptırması gerekir.

-Sakın sıcak veya kaynar su ile veyahut meyve suyu ile ya da susuz bir şekilde hap yutmaya çalışmayın. Hapı mutlaka su ile için. Aksi halde hap yemek borusuna takılı kalır ve bir müddet sonra ülser meydana getirir. Kronik ülser de zamanla kanser oluşumuna neden olur.

-Zerdaçal, Allah’ın bir mucizesidir. Günde 2-3 çorba kaşığı kullanılmalı. Bir tavuk çorbası içine zerdeçal koyarak ailece yenilebilir. zerdeçalı bir baharat olarak kullanın.

-Elma ve soğan kanserle mücadelede çok önemlidir. Kansere karşı korunmak için mutlaka yenilmesi lazım.

Prof. Erkan Topuz

>> diğer Erkan Topuz sağlık önerileri

Klik disini untuk melanjutkan »»

Prof. Dr. Erkan Topuz Kansere karşı korunmak için sağlıklı beslenme önerileri

.
0 yorum

Özellikle ailesinde kanser hastalığı bulunanların düzenli bir hayat tarzı ve beslenme biçimiyle, bu hastalığı önleyebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Erkan Topuz, şu tavsiyelerde bulunuyor:

- Havuç suyu, nar suyu, domates, ev yoğurdu, peynir, kayısı, kara üzüm, brokoli, kırmızı ve beyaz lahana, karnabahar, maitake mantarı, kıvırcık salata, semizotu, şalgam suyu, acı biber, keten tohumu, çörekotu, muz, ananas, soğan ve özellikle de sarımsak kanserden koruyor.

- Ailesinde özellikle meme ve kalın bağırsak kanseri olan kişiler 20 yaşından önce kanserden koruyucu sebze ve meyveleri, vitamin ve mineralleri tüketirse, yüzde 33 ile yüzde 53 arasında bu hastalıktan korunabiliyor. Bunlara özellikle maitake mantarını almalarını profilaktik olarak öneriyoruz.

- Mide kanserinden diyetle korunma oranı yüzde 60''''a çıkıyor. Bu yüzden her gün brokoli, karnabahar kıvırcık salata,shiitake mantarı,dandelion, beyaz lahana, kabak ve domates tüketin.


Domatesin içinde bulunan likopen ve selenyumun, prostat kanserinde, meme kanserinde, kolon kanserinde ve mide kanserindeki koruyucu etkisi ispatlandı. Biz hastalarımıza günde 4-5 tane domates yemelerini tavsiye ediyoruz. Likopen dışardan hap olarak da alınabiliyor.

- Kansere sebep olan en önemli faktörlerden biri şişmanlık. Özellikle kalın bağırsak ve meme kanserlerinde büyük risk yaratıyor. Bu yüzden kırmızı etin kesilmesi, beyaz, zeytinyağı ve soya gibi yağlarla beslenilmesi şart.

Mineraller sağlık kaynağı

- Omega 3 : Özellikle Kuzey Denizi balıklarında bol olarak bulunan Omega 3 de kanserden koruyucu özelliği saptanmış maddelerden biri. Başta meme kanseri, prostat kanseri ve kalın bağırsak kanseri olmak üzere koruyucu bir etki sağlıyor. Kanserden korunmak için her gün düzenli olarak Omega 3 tüketilmesi öneriliyor. Yeterli Omega 3 tüketilebilmesi için haftada 3 defa balık yenilmesinin yeterli olduğu belirtiliyor.

- Selenyum : Selenyum prostat kanseri başta olmak üzere birçok kanserden korunmada etkili rol oynuyor. Yapılan çalışmalarda yüzde 40 oranında prostat kanserini azalttığı gösterilmiştir" Bunun dışında selenyum vücuttaki özellikle rahim kanserinde, mide kanserinde, ağız, baş boyun kanserlerinde koruyucu olduğu tespit edilmiştir.

- C vitamini: Meyve ve sebzelerde en çok bulunan vitaminlerden biri olan C vitamini hem kanserden korunmada hem de yüksek dozlar tercih edilerek kanser tedavisinde başarıyla kullanılıyor. C vitamini senelerdir kanseri tedavi etmek amacıyla veya kanserden korunma amacıyla kullanılmıştır.


Normal olarak insanların günlük ihtiyacı günde 2 gram civarındadır. Ama yüksek dozda eğer kanseri tedavi edelim diyorsanız 10 grama kadar çıkması tavsiye edilebilir. Çünkü insan vücudu C vitaminini yapmadığı ve bundan dolayı da dışarıdan alınan C vitaminin kanseri önlediği ve bağışıklık sistemi uyardığı gösterilmiştir.

Havuç DNA hasarını önlüyor

Havuç içerdiği "betakaroten" le, DNA hasarını önleyici bir etkiye sahip. Betakarotenler kansere karşı vücudun direncini artırırlar. Siyah üzümün çekirdeğinde ve kabuğunda "Vesibretrol" adı verilen bir madde var. Bu madde vücudu kansere karşı doğrudan koruyor.


Yapılan araştırmalar, kekik, çörekotu, keten tohumunun da kanserden korunmada etkili olduğunu gösteriyor. Kanser tedavisi sırasında zencefil bulantı problemine karşı kullanılıyor. Papatyanın ise kanser hastalarının ağzında oluşan aftı önleyici bir etkisi var.


Deve dikeni çiçeği karaciğer kanserlerini tedavi edebiliyor, tümörleri küçültebiliyor. Isırgan yıllardır kanser tedavisinde kullanılıyor. Fakat sadece kökü yararlı.Nettle olarak geçiyor kokunun adı. Bitkisel ilâçların ilâç tedavisi sırasında kullanılmaması gerekiyor.

Prof. Dr. Erkan Topuz

>> diğer Erkan Topuz sağlık önerileri

Klik disini untuk melanjutkan »»

erkan topuz

.
0 yorum

Prof. Dr Erkan Topuz 1946 yılında İstanbul 'un Yeşilköy semtinde dünyaya geldi. Pertevniyal Lisesi'ni 1964 yılında bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girdi.

1975 yılında İç Hastalıkları İhtisasını bitirdi.1976 yılında İstanbul Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Tıbbi Onkoloji Biriminde göreve başladı.

1979–1980 yılları arasında Avusturya'da immünoloji ve onkoloji dalında Viyana Kanser Enstitüsü'nde görev yaptı. 1982'de Üniversite Doçenti oldu. 1984'te Erlangen Üniversitesi'nde, 1985'te Londra Royal Marsden Hastanesi'nde, 1986'da Nürnberg Şehir Hastanesi'nde misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 1988 yılında profesör oldu.


1997 yılında John Hopkins Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak çalışmalar yaptı. Bugüne kadar Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanlığı, Anabilim Dalı Başkanlığı, Yönetim Kurulu Üyelikleri ve İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Müdürlüğü yapmaktadır.

85'i dış ülkelerde yayınlanmış 190 yayını mevcuttur. İyi derecede İngilizce bilmektedir. 6 kitabın editörlüğünü yapmış ve bu kitapların bazı bölümlerini yazmıştır.

Kanserden korunmak için sağlıklı beslenme önerileri için tıklayın
Kansere karşı korunma önerileri için tıklayın
Karadut Şurubu ve Faydaları için tıklayın
Zerdeçalın faydaları için tıklayın
Böğürtlenin faydaları için tıklayın

Klik disini untuk melanjutkan »»

Taylan Kümeli Gelin diyeti ve detoksu

.
0 yorum

Ünlü diyetisyen Taylan Kümeli, Dünya evine girecek gelin adayları için özel bir düğün detoksu tarifi açıkladı. Taylan, düğün stresinden yakınanlar için biberiye çayını önerdi.





Siz hayatınızın en özel günlerinden biri olan düğününüz için hazırlandınız. Saç, makyaj ve kıyafetinizin nasıl olacağını düşündünüz. Peki o gün ne yiyeceğinizi planladınız mı? Evleneceğiniz gün yiyecekleriniz, sizin formda gözükmenize neden olup, bütün günü aktif şekilde geçirmenizi sağlayabilir.





Öte yandan şimdilerde düğünden iki hafta önce, 'gelin diyeti' yapmaya başlamak da çok moda... 'Gelin diyeti'; gelinliğin içinde hoş ve enerjik görünmek için vücudun özel bir detoks programından geçirilmesini sağlıyor.










* Gelin adayları düğün gününde neler yemelidir?





Gelin; gecenin ilerleyen saatlerinde hazımsızlık çekmemek için yemeğinin hafif tariflerden oluşan bir yiyecek olmasına ve küçük porsiyonlarda zevkli bir sunumla servis edilmesine özen göstermelidir.





Yemeğin sunumunda renk, aroma ve yumuşaklık kriterlerinin çeşitli ve birbirleriyle uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. Hafif bir tatlı seçimi ile yemeği tatlı noktalamak gerekir. Bu sayede yemek sonrasında uyku halinin oluşması engellenebilir.





Düğün heyecanının ilacı 2–3 bardak biberiye çayı!





Güne başlarken yüzünüze kocaman bir gülümseme kondurun ve su ısıtıcısının düğmesine basın. Stresli ya da biraz sinirli olabilirsiniz. Biberiye çayı, sinir sistemini dengeleme, ödem çözme ve kan dolaşımını güçlendirme özellikleri ile bu özel günün stresinden arınmanıza yardımcı olur.





Biberiye çayı: 12 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış biberiyeyi, bir bardak kaynar suyla 10 dakika kadar demleyip, gün boyu 2-3 bardak için.





SEBZE VE MEYVE YİYİN





* Gelin adayları düğün öncesinde fazla kilolarından kurtulmak için neler yapmalı ?





Uyanır uyanmaz oda sıcaklığında su için. Suyun içine akşamdan kabuklu limon dilimleri koyun. Tuzu kesmeyin ama mutlaka azaltın. Şeker ve şekerli ürünler tüketmeyin. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeniz; sindirim şikâyetlerinizi azaltarak uykuya dalmanızı kolaylaştırır.





Detoks süresince mevsim sebzelerini, mümkünse organik tarımla üretilmiş olanları tercih edin. Sebze ve meyvelerden maksimum sağlık faydası kazanmaya ve vücudun toksinlerden arınmasını hızlandırmak adına çeşitli beslenmeye dikkat edin.





Özellikle enginar, soya filizi, maydanoz, kuşkonmaz, koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates, kereviz ve lahana yiyin. Geceleri ağır ve yağlı yemekler tüketmeyin. Stresli olacağınızdan bol bol kahve içmek isteyebilirsiniz.





Kendinizi kısıtlayın. Kahve, çay, soğuk içecekler, kakao ve kafeinli içecekleri azaltın. Kahve yerine rahatlatıcı bitki çaylarını tercih edin. Yeşil çay, ısırgan otuyla yapılan bitkisel çaylar ve özellikle biberiye çayı için.





* Gelin adaylarının gelinliklerinin içinde formda gözükmeleri için öneriler:





Haftada mutlaka en az 3 kere, 45 dakikalık tempolu yürüyüşler yapın. Mümkün olduğu kadar hareketli olun. Gün içinde küçük şekerlemeler yapmak ve günlük hayata kıyasla daha erken saatlerde uyumak; metabolizmanın dinçleşmesi, dolaşımın hızlanması ve sindirim sisteminin korunması adına son derece önemlidir.





Düğün gününün tadını çıkartmak için bu sürede alışkanlıklarınızı yeniden yorumlayın. Yürüyün, dans edin, plates gibi kasları geliştiren programlı sporlar yapın. Mümkünse bir uzmandan destek alın.





Toksinlerden arınmak adına belli aralıklarla pasif terlemeye yardımcı olabilecek sauna kullanımını da öneririm. Gelin hamamı da yararlıdır. Hamama giderek, cildinizi temizlemiş olursunuz.



Diyetisyen Taylan Kümeli




>> Taylan Kümeli önerileri için tıklayın <<




0 yorum:

Klik disini untuk melanjutkan »»

İbrahim saraçoğlu İltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyu kürü

.
0 yorum

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bazı bayanların sırtlarında,yüzlerinde ,ciltlerinde ve karın bölgelerinde oluşan iltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyunun mükemmel bir çözüm olduğunu açıkladı.

İltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyu kürü:

iltihaplı sivilce ve akneler için kuru soğan suyunu günde 2 kez iltihaplı sivilce ve aknelerin üzerine kulak temizleme çubuğunun ucundaki pamuk yardımıyla sürün.


Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu 'ndan sağlık ve güzellik kürleri için tıklayın



10 yorum:
Adsız dedi ki;,
ben denedim iyi gelio aslında ama onun kokusu 1 hafta geçmio yüz yıkama jellleriyle yıkıorum ama nafile kokusu çok berbet.onu sürdmek için evden dışarı asla çıkmammak lazım ve eve misafir gelmemmesi lazım.bi çaresi olsa...

... 10 Kasım 2008 Pazartesi 23:51



crazyy dedi ki;,
ya benım sivilcelerimde cok kötü doktorlara gıttım kremler kullandım yıne gecmıo ya valla cıldırcam bi yardım yok mu ya en sonunda jıletle kazıcaM yüzümü offff şu sogan suyu iimi gelıo acba????

... 22 Kasım 2008 Cumartesi 09:16



belgin dedi ki;,
bu soğan suyu kürünü ben de denedim ama bana hiç bir faydası olmadı nedense. hatta daha fazla arttı sivilcelerim. adsız arkadaş sen ne kadar süre kullandın bu kürü. ben yaklaşık 10 gün kullandım ama malesef bi faydasını görmedim :(

... 08 Aralık 2008 Pazartesi 19:56



lilasocean dedi ki;,
Hocamiz Ender Saractan bir formul var ve Allahin izniyle kesin cozum kendimden biliyorum tam 6 sene cektim su sivilceleri cok sukur ALLAhima artik bitti, cilt uzmanina gittim haplar kullandim nafile faydasi olmadi, lavanta kürü 15 gunlük kullanin sonra ara verin 15 gün ve sonra bir 15 gun daha icin bu cayi aksamlari yatmadan, bu sirada googleden arastirin, sonrada kendiliginden geciyo birdahada cikmiyor Allahin izniyle, Allahim nazarlardan saklasin masALLAH diyim kendimi 4 ay once yaptim bu kürü ve o gunden sonra bidaha sivilcem cikmadi, ALLAHim hepimize sifa versin...Amin.

... 10 Aralık 2008 Çarşamba 18:33



Adsız dedi ki;,
lilasocean isimli arkadasim merhaba ender sarac'in lavanta kürünü söylemisin ama benim buldugum kırısıklık icin lavanta cicegi kürü gözüküo senden bi ricam var eger yazabilirsen tam olarak nasil yapildigini,hangi ürünleri kullanacagimizi,ne kadar süre ile nasil kullanacagimizi buraya yazabilirsen cok sewinirim simdiden tesekkür ederim..Allah sanada bi daha göstermesin inşallah(amin)

... 14 Aralık 2008 Pazar 13:55

Klik disini untuk melanjutkan »»

Mehmet Öz gençlik iksiri yeşil içecek

.
0 yorum

Prof. Mehmet Öz 'ün kendi formülü olan gençlik iksiri "yeşil içecek" tüm dünyada moda haline geldi.

Evinizde bu karışımı hazırlayabilmeniz için Prof. Mehmet Öz , gençlik iksirinin formülünü açıkladı.


Bu gençlik iksirinin günde 3-4 bardak içilmesi tavsiye ediliyor, kilo aldırmayan doping etkisi yapan ve uzun bir yaşam sürmenizi sağlayan gençlik iksiri yeşil içecek formülü anti-aging ilacı olarak da kabul edilmekte.


Sekiz ayrı sebze ile hazırlanan karışım, bağışıklık sisteminizi kuvvetlendiriyor, gençlik iksirinin içinde bulunan antioksidanlar uzun ve genç bir hayat sürmenize yardımcı oluyor.


Gençlik iksiri yeşil içecek genç- yaşlı herkes tarafından tüketilebilir. Bu karışım diyet yapanlara da yardımcı oluyor, beslenme ihtiyaçlarını karşılıyor. Prof. Dr. Mehmet Öz "Benim amacım ev kadınlarını beslenme eğitmek. Çünkü, onlar eşlerine ve çocuklarına bakıyor. Kadınları eğitimi ile toplumun çoğunluğuna sağlık bilinci kazandırmamız mümkün" diyor.


Gençlik iksiri yeşil içeceği nasıl hazırlayacaksınız?


Aşağıdaki sebzeleri rondodan geçirerek sularını çıkardıktan sonra günde 3-4 bardak içebilirsiniz.


* 2 kâse taze ıspanak (İyice yıkanmış ve çiğ olarak).
* 1 tutam maydanoz.

* 2 adet salatalık.

* 3 taze kereviz sapı.

* yarım çorba kaşığı kaşığı taze kabuğu soyulmuş zencefil kökü.

* İki adet elma.

* 1 tutam tarçın.

* Yarım limonun suyu

Prof. Dr. Mehmet Öz

Klik disini untuk melanjutkan »»

Çocukların bağışıklık sistemini güçlendirmek için

.
0 yorum

Kış mevsiminde çocuklar çok sık hastalanırlar. Onları hastalıklardan korumanın yolu ise bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçmektedir.

Çocukların bağışıklık sistemini güçlendirmek için


- Çocuklarınızın sebze ve meyve tüketimlerini artırın. Sebze sevmeyen çocuklar için, sebzeleri blenderden geçirerek çorba veya köfte yapıp tüketmelerini sağlayabilirsiniz.


Kış aylarında meyve tüketimi çok önemlidir, çünkü bu mevsimin meyveleri özellikle C vitamini yönünden zengin, vücut direncini artırıcı özellikteki meyvelerdir.

- Omega-3, yağları kalbi desteklemelerinin yanı sıra bağışıklık sistemini de kuvvetlendirici özelliktedir.


Çocuklarınızın beslenmesinde Omega-3 içeriğinden zengin besinler olan ton balığı, somon, uskumru, hamsi, sardalye, ceviz, fındık, buğday, semizotu, ıspanak ve brokoliye yer vermelisiniz.

- A vitamini ve betakaroten bakımından zengin beslenme de bağışıklık sistemini güçlendirecektir. Besinlerden; yumurta sarısı, havuç, süt, yeşil biber, brokoli, kayısı, balık yağı, kırmızı et, patates, yeşil yapraklı ve sarı sebzeler A vitamini ve betakaroten bakımından zengindir.

- Kola, gazoz gibi şekerli ve gazlı içeceklerin tüketimlerini azaltın. Su tüketimini yüksek tutun.

- Çocuğunuzun mineral alımını artırmalısınız. Minerallerden özellikle demir ve çinko bağışıklık sistemini güçlendirici özelliktedir. Demirden zengin besinler; kırmızı et, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kereviz yaprağı, roka ve kuru kayısıdır. Çinkodan zengin besinler; tam tahıllar, ekmek, et, balık, badem ve cevizdir.

- Çocuğunuzdaki kilo artışı bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olur. Bu sebeple kilosunu dengede ve sağlıklı değerlerde tutmak önemlidir.

- Egzersiz ve hareketlilik bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli bir rol oynar. Yapılan araştırmalarda hareketli olan ya da sporla uğraşan çocukların hastalıklara yakalanma riskinin daha az olduğu görülmüştür.

- Uyku düzenine dikkat etmelisiniz. Düzensiz ve az uyku uyuyan çocukların vücut direnci zayıfladığı için hastalıklara yakalanması daha kolay olmaktadır.


0 yorum

Klik disini untuk melanjutkan »»

Yorgun ve şiş gözler için

.
0 yorum

Çok fazla veya çok az uyumak, bir gece öncesinde alınan alkol, aşırı miktarda kafein tüketmek, stresli olmak, yapay ışıklar, bilgisayar ve televizyon gibi olumsuz etkilere uzun süre maruz kalmak sabahları şiş gözler ile uyanmanın başlıca nedenleridir.

Ertesi sabah uyandığınızda aynada hoş olmayan görüntüler ile karşılaşmak istemiyorsanız bir gece önceden almanız gereken bir kaç basit önlem alabilirsiniz.


Ne yapmalıyız?


Zambak, papatya, ıhlamur ve lavanta çayları ile yapılan güzellik kürleri gözlerdeki yorgunluk ve şişlikleri giderir. Bunun için örnek olarak bir tutam ıhlamuru 1 çay fincanı kaynar suyun içine koyarak 10 dakika bekletin. Ardından süzerek soğumaya bırakın.


İki makyaj pamuğunu çaya batırarak göz kapaklarınıza kompres yapın. 10 dakika bekledikten sonra, yıkayın. İki dilim çiğ patatesi göz kapaklarınıza yerleştirerek 15 dakika bekleyin. Daha sonra ılık su ile yıkadıktan sonra kurulayın. Gözaltı şişlikleri için antioksidan özellikli göz kremleri de kullanabilirsiniz.


Probleminiz kronikleşti ise ve ne yaparsanız yapın şiş gözler ile uyanmaktan kurtulamıyorsanız kalp-damar sistemininizi etkileyecek sporlar yapmalısınız. Yürüme, koşma, bisiklet ve aerobik gibi sporlar, vücutta ödeme yol açan tuz ve toksinlerin atılmasını sağlar.


Bu sporlar tüm vücuttaki şişliklerin giderilmesine yardımcı olmaktadır. Şişliklerin inmesini beklemek için yeterli zamanınız yoksa bir parça buzu göz çevrenize gezdirerek sürün.

Şiş gözleri makyaj ile kamufle etmek için ten renginize uygun bir kapatıcıyı elmacık kemiklerinize kadar geniş bir bölgeye ince bir kat halinde sürün. Farınızı koyu renklerden seçin. Koyu renkli bir rimeli sadece üst kirpiklerinize sürün.

Klik disini untuk melanjutkan »»

Kaş ve kirpikler için bitkisel bakım yöntemleri

.
0 yorum

Kaşlarımız ve kirpiklerimiz, yüz hatlarımıza kimlik kazandırdıkları kadar, aynı zamanda sağlığımızın da aynasıdır. Özellikle soğuk ve ayaz kış mevsiminde, saçımız ve cildimiz gibi, kaş ve kirpiklerimiz de hasar görürler.

Bu olumsuz hava şartlarında makyajın da rolü büyüktür. Her gün makyaj yapanların özel bir onarım programı uygulamaları gerekmektedir.

Çünkü hem makyaj malzemelerinin, hem temizleyicilerinin kimyasal etkileri zamanla ciddi bir yıpranma yaratırlar. Bu yıpranma da istenmeyen kötü sonuçlara yol açmaktadır.

Eğer bütün bunların neticesinde, yeterli ve doğru bir bakım yapılmazsa kaş ve kirpiklerimizin azalması da kaçınılmaz olacaktır. Çoğumuz, hasar gören saç ve cildimiz için değişik bakım ürünleri ve yöntemleri uygularız fakat kaş ve kirpiklerimizi çoğu zaman ihmal ederiz.

Oysa saçlarımız gibi kaşlarımız ve kirpiklerimiz de düzenli bir bakım gerektirir. Kaş ve kirpiklerin bakımında bazı kozmetik ürünlerinden başka, özellikle bitkisel yağlar kullanılmalı. Hasar görmüş kaş ve kirpikler için kullanılacak bitkisel yağlar, nemlendirici etkilerine iyi cevap vermektedirler.

Göz ve göz çevresi kıllarına uygulanan doğal bakım, onları daha sağlıklı hale getirir ve şekil olarak göz alıcı yapar. Öyle ki, maskara ve kaş kalemine bile gerek kalmayabilir !

Kaşları güzelleştiren bitkisel yağlar

Hint yağı ve tatlı badem yağı, kaş ve kirpikler için zararsız mükemmel nemlendiriciler olarak tercih edilebilir. Yalnızca nemlendirmekle kalmaz aynı zamanda onları beslerler. Kirpiklerinizin doğal rengini ortaya çıkarmakta da çok marifetlidirler.


Hint yağı, Hint yağı ağacının tohumlarından elde edilen zengin, kayganlaştırıcı ve yumuşatıcı bir yağdır. Dudak bakımında da kullanılır.


Tatlı badem yağı, badem ağacının tohumlarından sıkılır, nemlendirici ve besleyici etkileri vardır. Ancak şuna dikkat çekmek isterim: Acı badem yağı gözler için zararlıdır, kullanılmamalıdır.


Banyo sonrasında uygulanacak maske

1 çay kaşığı Hint yağı ve 1 çay kaşığı tatlı badem yağını karıştırdıktan sonra, temiz bir pamuklu kulak çöpünü bu yağa batırın ve özellikle banyo sonrasında, kaşlarınıza ve daha sonra göz içine ve göz çevresi cildine değdirmeden kirpiklerinize uygulayın.


Bir saat kalması yeterlidir, ardından gül suyu ile temizleyin. Gül suyu temizlerken nemlendiren ve onarıcı bakım yapan bir üründür.


Sağlıklı, mutlu ve güzel kalın.

Klik disini untuk melanjutkan »»

Zayıflamak için basit ipuçları

.
0 yorum

Eğer diyet yapıyorsanız ve beslenme şeklinizi salata, ızgara ve diyet ürünler ile sınırladığınız, ekmek yemeği azalttığınız halde hala kilo veremiyor iseniz yanlış yoldasınız demektir!

Aşağıdaki basit öneriler ile hayat tarzınızda değişiklikler yaparak zayıflayabilirsiniz.

* Ayakta durarak ya da yürüyüş yaparak daha fazla zaman geçirin.
* Ev ya da bahçe işlerinize daha fazla zaman ayırın.
* Bir şey getirip götürmek için çocuklarınızı yollamayın.
* Telefon ile konuşurken ayakta durun.
* Merdivenleri bir kaç kalori yakma fırsatı olarak kabul edin ve kullanın.
* Hergün yarım saat daha az televizyon izlemeye çalışın. TV izlerken ütü yapın.
* Kısa mesafeler için araba kullanmayın. Markete gittiğiniz zaman en uzak köşeye park edin.
* Hergün düzenli yürüyüş yapın. Hafta sonları park yürüyüşleri ve bisiklet gezileri yapın, yüzün.
* Fırsat buldukça dans edin.
* İzlemekten zevk aldığınız bir spora başlayın.
* Ev işi yaparken hareketli müzikler dinleyin.
* Öğün atlamayın. Sabah kalktığınız zaman göreceğiniz bir yere "kahvaltı yap" yazılı bir kağıt asın. Kahvaltınızı akşamdan hazırlayın. Kahvaltı yapmadığınız zaman hissettiklerinizi bir kağıda yazın.
* Tatlı yemek istediğiniz zaman bir bardak su için ya da 100`e kadar sayın. Tatlı yemeye başlarsanız 15 kez derin nefes alın.
* Canınız yemek istediğinde kendinizi ince ve zayıflamış olarak hayal

Klik disini untuk melanjutkan »»

Beyaz ekmekte kanser tehlikesi

.
0 yorum

GİMDES Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer, ekmekte kullanılan katkı maddelerini www.gimdes.org internet sitesinde açıkladı...
www.gimdes.org sitesindeki bilgiler insanın tüylerini ürpertmekte. İnsan saçından domuz kılına kadar bir çok katkı maddesi içermekte olan beyaz ekmek hastalıklara davetiye çıkarmakta...

GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği) Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer ekmeğe konulan katkı maddelerini internet sitesinde açıkladı. Büyüközer'in açıklamalarına göre ekmeğe katkı maddelerinin konulmasının nedeni şunlar; "Hamurun asidini artırmak, bayatlamayı geciktirmek, ekmek hatalarını ve hastalıklarını düzeltmek, su kaldırma oranını yükseltmek, hacim artışı sağlamak, un rekoltesini yükseltmek ."

Ekmek yapımında kullanılan katkı maddeleri :

E170 kalsiyum karbonat

Hem renklendirici hem mineral tuz; kaya minerali ya da kemikten elde edilmektedir; diş macunu, beyaz boya, temizleme tozları, bisküvi, ekmek, kek, dondurma, dondurulmuş konserve sebze ve meyvelerde ve ilaçlarda kullanılır; yüksek dozlarda zehirlidir; safra, böbrek taşı, hemoroid, kabızlık ve fistül kanamalarına neden olabilir. Ayrıca kemikten elde edilmesi ihtimali bu katkı maddesini en azından şüpheli hale getirmektedir.

E 471-E477 Mono

Homojenleştirici. Bitkisel ve hayvani kökenli olabilir. Bitkisel kökenden türetilirse, helâl, hayvani unsurlardan türetilirse, şüphelidir.


nE 280 propiyonik asit


Koruyucu olarak kullanılır. Migren ağrılarına sebep olabilir; doğal olarak mayalanmış gıdalarda, insan teri ve geviş getiren hayvanların sindirim organlarında bulunur, mayalanmış kağıt hamuru ya da çürümüş lif bakterisinden elde edilmektedir; ekmek ve un mamullerinde kullanılır.

E 200 sorbik asit

Koruyucu olarak kullanılır. Ciltte kaşıntı yapabilir.

E420 sorbitol

Kıvam artırıcı,suni tatlandırıcı ve nem tutucu; etli ve zarlı kabuksuz meyvelerden ya da sentetik olarak glukozdan elde edilir; gıda, ilaç ve kozmetiklerde kullanılır. Bebek ve çocuk gıdalarında kullanmak yasaktır.

E422 gliserin

Kıvam artırıcı, tatlandırıcı ve nem tutucu, yağlı renksiz alkol; hayvansal ya da bitkisel yağların alkalilerle ayrışması sonucu elde edilir; petrol ürünlerinden ve bazen propilenden sentetik olarak elde edilir; büyük miktarlar baş ağrısı, susuzluk, bulantı ve yüksek kan şekerine neden olabilir.

E920 Sistain

Un işleme ajanı. İnsan saçı, başta domuz olmak üzere hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilmektedir.


nE924 potasyum bromat:


Un işleme ajanı. Bulantı, kusma, diyare ve sancılara sebep olabilir.

E928 benzoil peroksit

Unun beyazlaması için kullanılmaktadır. Alerjik geçmişi olanlar sakınmalıdır.


GİMDES Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer, " Bunlar migrenden alerjiye hatta kansere kadar bir çok rahatsızlıklar oluşturabilen maddelerdir. Uygulamada ise bu katkı maddeleri bu isimleri ile değil ticari isimleri ile alınır satılır.

Ayrıca fırınlarda bu katkı maddelerini hamura katacak eğitilmiş elemanların yetersizliği nedeni ile ekseriya limit aşımı tehlikesi de söz konusudur.


Ancak ister paketli olsun, ister paketsiz satılsın çoğu ekmeklerde kullanılan katkı maddelerinin detay bilgileri yer almamaktadır. Bu da tüketiciyi zor durumda bırakmaktadır" şeklinde konuştu.

Peki ne yapmalıyız?

Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer, "Peki ne yapacağız?" sorusunun cevabını ise şöyle veriyor: "Güvendiğimiz market veya fırından katkısız ekmek isteyelim. Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nın yeni tebliğinde ekmeğe, herhangi bir katkı maddesi katılmaz ise "etiket üzerinde ekmek adı ile birlikte 'katkısız' ifadesi kullanılır" şeklinde bir düzenleme getirildi.


O halde öncelikle çevremizde katkısız ekmek üreten fırınları araştırmalıyız. Bulduktan sonra iyice sorgulamalıyız. Çünkü maalesef ülkemizde üreticilerden doğru bilgi almak ekseriya zor olmaktadır. İyice emin olduktan sonra katkısız ekmek tüketmeliyiz.

Beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini tercih edin

Kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Çünkü buğday, sağlık açısından yararlı B2 ve B6 vitaminleri ile niyasin, folik asit, demir ve çinko içeriyor. Bu maddelerin daha çok yoğunlaştığı kısım olan buğdayın dış kabuğu, un yapımı sırasında ayrıştırılıyor ve ekmeğin besin değeri düşüyor. Bu nedenle kepek ekmeği yemek daha doğru."

Klik disini untuk melanjutkan »»

Sağlıklı Beslenme Tüyoları

.
0 yorum

Toplumların şeker tüketiminin artış hızı ile hastalıkların artışı birbiriyle doğru orantılı. Çünkü şeker sadece kalorisi ve şişmanlatıcı etkisiyle zarar vermiyor, doğrudan kimyasal yapısıyla da çok tehlikeli. İnsan vücudunun şeker almasına ihtiyacı yok.

Sağlıklı beslenmede de şekerin hiçbir yeri yok. Günde 30 gramdan fazla şeker yenirse, karaciğerde trigliserite dönüşür. Trigliserit kanyağıdır. Bu hem damar sertliğine hem de vücudumuzun yağlanmasına yol açar. Bir kutu meşrubatta 35 gram, 200 gram meyvede 30 gram şeker vardır.

- Tabiattaki gıdalar sebze ağırlıklıdır. İnsan eli bir gıda maddesine ne kadar fazla değmişse, o oranda zararlı olur. Kaliforniya Valisi okullarda meşrubat satışını yasakladı. Patates cipsinin üzerine “Öldürücüdür” yazısını koydu.

- Kolesterol anne sütünde ve yumurtada bolca var. Demek ki insanın gelişme döneminde kolesterole inanılmaz ihtiyacı var. Birde bakıyorsunuz kolesterol düşmanlığı sarmış ortalığı. İneğimiz merada otlasa, doğru beslense, doğmuş yağ asidi sütte ve hayvansal yağda sıfır olacak. Süte kalsiyum açısından ihtiyaç var. Protein bulgur ve baklagilden alınmalı.

- Yapay yem üreticileri “Biz dünyayı nasıl doyuracağız” yalanıyla, hayvanları meralardan ahırlara çektiler ve bu hayvanlar şeker hastası oldu. Çünkü pancar küspesiyle, yapay protein yemleriyle, patates ve mısırla besleniyor.

- Merada beslenen ineğin sütünde omega3 vardır. Bu ineğin sütünde en büyük antioksidan olan alfaminolimik asit ile insüline benzer büyüme hormonu da vardır. Bu gençlik aşısıdır, bütün hücrelerin kendisini yenilemesini sağlayan maddedir. Doğal süt çok pahalı değil, aradaki fark yüzde 10-15’i geçmez.

- Zeytinyağı omega9 yağıdır. Tekli doymamış yağdır ve omaga 3’ün emilimine zararı yoktur.

- Biz ve hayvanımız yeşillikten uzaklaştırıldıkça tek omega3kaynağımız doğal deniz balığı kaldı. Diyelim ki hamsiyi ayçiçeği yağında kızarttık,o hamsiden artık bize bir hayır gelmez. Ayçiçeği yağı, soya yağı gibi yağlarla beslenip,çok omega6 aldığımız için artık omega3’e enzim kalmıyor.

Ayçiçek yağı pişirme esnasında maruz kaldığı ısıdan sonra bir takım yapay yağ asitlerine dönüşür. Bunlar da kolesterolü oksitleyerek damar sertliği yapar. Omega3’ün eksikliği ise, insanlarda şeker hastalığına ve damarların sertleşmesine yol açar.

Klik disini untuk melanjutkan »»

Yemek üzerine içilen çayın zararı

.
0 yorum

Diyetisyen İpek Ağaca, "Yemekten sonra sakın çay içmeyin" diyor. Ağaca'ya göre yemek üzerine içilen çayın inanılmaz yan etkileri var

Yemek üzerine içilen çayın zararı
Diyetisyen İpek Ağaca, "Yemekten sonra sakın çay içmeyin" diyor. İşte Ağaca'ya göre yemek üzerine içilen çayın inanılmaz yan etkisi.
Diyetisyen İpek Ağaca, yemekten sonra çay içilmesinin vücutta demir eksikliğine yol açtığını söyledi. Çay tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi veren Ağaca sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye’nin hangi şehrine giderseniz gidin, hangi restoran veya lokantaya girerseniz girin yemekten sonra garson size çay ikram etmek isteyecektir. Ya da; garsonun ikram etmesine zaman bırakmadan siz çayınızı zaten isteyeceksinizdir. Bu alışkanlığımız, sağlıklı beslenme açısından bakıldığında çok da doğru bir davranış değildir. Çünkü yemekten sonra içilen çay, demir içeren besin tüketildiyse, yemekle birlikte alınan demir mineralinin vücut tarafından kullanımını sınırlar.

KAHVE DE SUÇLU

Bu ne demektir; örneğin; yemekte kırmızı et yemiş olun, yemeğin hemen ardından çay içtiğinizde vücudunuz, köfteden gelen demirden tam olarak faydalanamayacaktır; çünkü çayda bulunan ‘tanen’, demirle bağlanarak demir emilimini azaltıcı etki gösterir. Kahve için de aynı şey geçerlidir. Yemekten en az 1 saat sonra tüketilen çay ve kahve demir emilimini etkilemez. Bu nedenle çay yemekte en az 1 saat sonra içilmelidir.

Klik disini untuk melanjutkan »»

Ekmek Hastalıklara Davetiye Çıkarıyor

.
0 yorum

GİMDES Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer, ekmekteki katkı maddelerini internet sitesinde açıkladı...

Sitedeki bilgiler insanın tüylerini ürpertiyor. İnsan saçından domuz kılına kadar pek çok katkı maddesi içeren ekmek hastalıklara davetiye çıkarıyor...

GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği) Genel Başkanı Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer ekmekteki katkı maddelerini internet sitesinde açıkladı. Büyüközer'e göre ekmeğe katkı maddelerinin konulma sebebi şöyle; "Hamurun asidini artırmak, bayatlamayı geciktirmek, ekmek hatalarını ve hastalıklarını düzeltmek, su kaldırma oranını yükseltmek, hacim artışı sağlamak, un rekoltesini yükseltmek ."

İŞTE O MADDELER

E170 kalsiyum karbonat

Hem renklendirici hem mineral tuz; kaya minerali veya kemikten elde edilir; diş macunu, beyaz boya, temizleme tozları, bisküvi, ekmek, kek, dondurma, dondurulmuş konserve sebze ve meyvede ve ilaçlarda kullanılır; yüksek dozlarda zehirlidir; safra, böbrek taşı, hemoroid, kabızlık ve fistül kanamalarına sebep olabilir. Ayrıca kemikten elde edilmesi ihtimali bu katkı maddesini en azından şüpheli hale getirir.

E 471-E477 Mono

Homojenleştirici. Bitkisel ve hayvani kökenli olabilir. Bitkisel kökenden türetilirse, helâl, hayvani unsurlardan türetilirse, şüphelidir. nE 280 propiyonik asit: Koruyucu olarak kullanılır. Migren ağrılarına sebep olabilir; doğal olarak mayalanmış gıdalarda, insan teri ve geviş getirenlerin sindirim organlarında bulunur, mayalanmış kağıt hamuru veya çürümüş lif bakterisinden elde edilir; ekmek ve un mamullerinde kullanılır.

E 200 sorbik asit

Koruyucu olarak kullanılır. Ciltte kaşıntı yapabilir.

E420 sorbitol

Kıvam artırıcı,suni tatlandırıcı ve nem tutucu; etli ve zarlı kabuksuz meyvelerden veya sentetik olarak glukozdan elde edilir; gıda, ilaç ve kozmetiklerde kullanılır. Bebek ve çocuk gıdalarında kullanmak yasaktır.

E422 gliserin

Kıvam artırıcı, tatlandırıcı ve nem tutucu, yağlı renksiz alkol; hayvansal veya bitkisel yağların alkalilerle ayrışması sonucu elde edilir; petrol ürünlerinden ve bazen propilenden sentetik olarak elde edilir; büyük miktarlar baş ağrısı, susuzluk, bulantı ve yüksek kan şekerine sebep olabilir.

E920 Sistain

Un işleme ajanı. İnsan saçı, başta domuz olmak üzere hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilir. nE924 potasyum bromat: Un işleme ajanı. Bulantı, kusma, diyare ve sancılara neden olabilir.

E928 benzoil peroksit

Unun beyazlaması için kullanılır. Alerjik geçmişi olanlar sakınmalıdır. Büyüközer, "Bunlar migrenden alerjiye hatta kansere kadar birçok rahatsızlıklar oluşturabilen maddelerdir. Uygulamada ise bu katkı maddeleri bu isimleri ile değil ticari isimleri ile alınır satılır.

Ayrıca fırınlarda bu katkı maddelerini hamura katacak eğitilmiş elemanların yetersizliği sebebi ile ekseriya limit aşımı tehlikesi de söz konusudur. Ancak ister paketli olsun, ister paketsiz satılsın çoğu ekmeklerde kullanılan katkı maddelerinin detay bilgileri yer almamaktadır. Bu da tüketiciyi zor durumda bırakmaktadır" şeklinde konuştu.

Peki ne yapacağız?

Dr. Müh. Hüseyin Kami Büyüközer, "Peki ne yapacağız?" sorusunun cevabını ise şöyle veriyor: "Güvendiğimiz market veya fırından katkısız ekmek isteyelim. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yeni tebliğinde ekmeğe, herhangi bir katkı maddesi katılmaz ise "etiket üzerinde ekmek adı ile birlikte 'katkısız' ifadesi kullanılır" şeklinde bir düzenleme getirildi. O halde öncelikle çevremizde katkısız ekmek üreten fırınları araştırmalıyız. Bulduktan sonra iyice sorgulamalıyız. Çünki maalesef ülkemizde üreticilerden doğru bilgi almak ekseriya zor olmaktadır. İyice emin olduktan sonra katkısız ekmek tüketmeliyiz.

BEYAZ EKMEĞİ KALDIRIN

Kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Çünkü buğday, sağlık açısından yararlı B2 ve B6 vitaminleri ile niyasin, folik asit, demir ve çinko içeriyor. Bu maddelerin daha çok yoğunlaştığı kısım olan buğdayın dış kabuğu, un yapımı sırasında ayrıştırılıyor ve ekmeğin besin değeri düşüyor. Bu nedenle kepek ekmeği yemek daha doğru."

Klik disini untuk melanjutkan »»

Bin Derde Deva Bitki; Mantar

.
0 yorum

İçeriğinde şeker ve yağ miktarı oldukça az olan mantar bitkisi,bir çok hastalığa deva niteliğinde...

Pamukkale Üniversitesi Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kudret Gezer, mantarın insan vücudu için çok önemli bir besin kaynağı olduğunu belirterek, mantarda bulunan bileşiklerin 'Sarcoma-180' adı verilen tümörlerin gelişmesini yüzde 80 oranında durdurduğunu söyledi.

Protein miktarı yüksek, içeriğinde şeker ve yağ miktarı oldukça az olan mantarın, diyet için de ideal bir besin olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Gezer, "Yağ ve karbonhidrat miktarı düşük olduğu için kalp ve damar hastalıklarında tavsiye edilebilir. 100 gram mantarda bulunan protein oranı, aynı miktardaki sütteki protein ile eşdeğerdir. Ayrıca 100 gram mantardan alınan 2-5 gram protein, vücutta depolanmadan günlük olarak harcanırken, 100 gram hayvani gıdadan alınan 3-8 gram protein vücutta depolanarak damar çeperinde birikir ve kalp-damar hastalıklarının sebeplerinden biri olabilir" şeklinde konuştu.

PAÜ Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Kudret Gezer, aynı zamanda sakinleştirici özelliği olan mantarın içeriğindeki folik asitin kansızlığa da iyi geldiğini kaydederek, "Şeker hastalarının, böbrek ve karaciğer rahatsızlığı olanların mantarı tüketmelerinde yarar var" dedi.

Pamukkale Üniversitesi Mantar Araştırma ve Uygulama Merkezi (PAÜMMER) laboratuarında misel üretim çalışmaları, mikroskobik yapı çalışmaları, havalandırma, nemlendirme ve ısıtma sistemlerinden oluşan kontrol sistemleri uygulanması ve araştırılmasının yapıldığını belirten Gezer, merkezdeki uzmanların, Türkiye'de de yenilebilir ve yenilemeyen 2 bin 500 mantar çeşidinin bulunduğu dikkate alındığında, merkezin çalışma esasının Türkiye'deki mantar çalışmalarının eksikliğini gidermesi açısından önemli olduğunu söyledi.

Merkez olarak yaptıkları çalışmalarda Honaz ilçesinde 122, Başkarcı beldesinde de 100'den fazla mantar çeşidine rastladıklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gezer, Buldan, Babadağ ve Denizli dışında Afyonkarahisar ve Uşak'ta da çalışmalar yürüttüklerini belirti. Türkiye'de mantar tüketiminin son yıllarda arttığını, bunun nedeninin de, insanların zehirli mantar konusunda bilinçlenmeye başlaması olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Gezer, vücuda birçok yararı olan mantarın üretiminin ve tüketiminin artırılması amaçlı projeler geliştirdiklerini kaydetti.

Merkezin halen devam etmekte olan 2'si TÜBİTAK, 2'si üretime yönelik sanayi projesi, 2'si de BAP olmak üzere toplam 6 projesi bulunduğunu kaydeden Gezer, halkın güvenle mantar tüketebilmesi için kapalı ambalajlarda, Sağlık Bakanlığı onaylı mantar satışının yapılabileceğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Kudret Gezer kültür mantarının zehirli olmadığını insanların rahatlıkla tüketebileceklerini belirterek, mantar satın alırken dikkat edilmesi gereken özellikleri şöyle belirtti:

''Taze görünümlü, sıkı dokulu, temiz ve tombul, parlak rengini ve canlılığını yitirmemiş olmalıdır. Belirli oranda nem içermeli ancak küf kokusu barındırmamalıdır. Pörsümüş, üzerinde yumuşak dokular oluşmuş mantarlar alınmamalıdır. Açık krem rengi ve beyaza yakın olan mantarlar satın alınmalıdır. Mantar ağzı hafifçe kapatılmış, kahverengi karton veya bez torbalar ile cam kaplarda buzdolabında saklanmalıdır.''

Klik disini untuk melanjutkan »»

Biyonik İnsan

.
0 yorum

Genetik ve ruhî olarak insanlarıükemmelleşirme ve biyonik insan yetişirme imkanları vardır. Sadece "kader" noktasında bir şey yapma imkanı yok.

Genetik ve ruhî olarak insanlarıükemmelleşirme ve biyonik insan yetişirme imkanları vardır. Sadece "kader" noktasında bir şey yapma imkanı yok.

Uluslararası kuruluşlar, ABD, Rusya, İsrail ve güç sahibi diğer ülkeler kadrolarını bu usulde yetişirme gayreti içindeyken, Türkiye'deki yöneticiler bu konuyla ilgilenmiyorlar. Yeri gelmişken bu projenin sahibi, bu sistemin önce "necip bir milletin cihangir evlatlarına" anlatılmasını istemişir. Bunun sebebini sorduğumuzda “onların atalarının Yaratıcı'ya hizmetinden dolayı" cevabını vermişir.

Gelin bu ülkenin geleceğine ve düşen o bayrağı tekrar yerine koymaya talip olan gönül erleri, Alp-erenler bu işleri yapabilecek "insan"ı biz yetişirelim.

Biz birikimimizle ve size anlattığımız bu fikirlerimizle hazırız ve varız. Sizler de varız diyorsanız gelin bir olalım… ilimde, fende ve doğrularda… ve O'na kul olmakta… Dünyada insanca yaşamak için...

[ Bugün için sadece merkezimizin uygun gördüğü şahıslar her yönü ile korunmaya alınmaktadır. Bunların içinde dünyada başbakanlar, bakanlar, dünyada barışın adaletin devletin bekasına faydalı kişi ve kuruluşlarla ilim erbabı ve masum çocuklarda yer almaktadır...

[ Bunların sayıları dünya insanlığına hizmete göre çok sayılı ve sınırlı olmaktadır ve denemeler devam etmektedir.

[ Mistik açıdan bütün bu menfi enerji etkilerinden ve bizlere yapılan uygulamalardan kurtulmak için aklımızı ve irade-i cüziyemizi, kaide ve kurallara uyup gelişirerek fiiliyata geçirmemiz lazım. Kısaca emirlerin yapılıp yasaklardan kaçınılması bir kurtuluşa vesile olabilir. Yani menfiler atılıp müspetler arttırılabilir.

[ Yine mistik açıdan meseleye bakıldığında bir yönü itibariyle bu kaideler, düsturlar "Yaratıcı'nın bildirdiği ilahi kurallardır." denilebilir.

Huzurlu bir dünya ve insanlık için “Yaratıcı Güç”le, düşünce gücümüzle vicdanımızı bağlantılandırılıp, oluşurulan bu rabıtanın kopmamasını sağlayarak huzurun artmasını temin edebiliriz.

"Hayattan zevk alabilen dünya insanının mutluluğu" ancak ve ancak O'nunla olan ilişki ve rabıtasının gücüyle ve enerjisiyle doğru orantılı olacaktır.

Kozmik bilinç doktrinimiz; geçmişi olduğu gibi kabul edip kader noktasında geleceğe "irade-i cüziyemizden" istifade noktasında bakmaktır.

Kadere itiraz noktasında her sözü ilahi emir ve yasak süzgecinden geçirerek söylemeli, istikbale yönelik faaliyetleri de yine aynı süzgeçten geçirerek "geçmişen ders alarak" hayata geçirmeyi planlamalıyız.

Başarımız ve yeni keşifler için fiiliyatımızda da insan olarak "Keşşaf" isminin enerji boyutundan istifade ederek farklı bir boyut yakalamaya yani "perdeyi aralamaya" cehd etmeli ve "öteleri ve daha öteleri" düşünce ufkumuzda hayal etmeli ve bu ruhla yaşamaya devam etmeliyiz.

Bütün ilimler kainatta mevcut olup âlimlerin görevi, ancak ve sadece bu ilimler üzerindeki perdeyi kaldırmaktan ibarettir.

Klik disini untuk melanjutkan »»

Reflünün En Büyük Nedeni Çay ve Kahve

.
0 yorum

Beslenme ve yaşam tarzının değişmesi, farklı sıkıntı ve hastalıkları da beraberinde getiriyor.

Mide asidinin, anormal bir şekilde yukarı doğru çıkarak yemek borusuna ve boğaza gelmesi durumunda oluşan reflüyü uzmanlar modern toplum hastalığı olarak niteliyor.

Reflünün beslenme düzeninin değişimiyle bağlantılı olduğunu ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Dursun Buğra, “Günümüzde daha çok fast food, hızlı yemek yeme alışkanlığı, kötü yağlarla yapılan gıdaların tüketimi, aşırı çay, kahve içilmesi, kola, soda, bira gibi gazlı içeceklerin tüketilmesi, sigara alışkanlığının artması reflüye zemin hazırlar. Tüm bunlar mideden yukarıya doğru asit kaçışını kolaylaştırıcı etkenlerdir” dedi.

Kötü beslenme alışkanlığı nedeniyle kiloların da artmaya başladığını belirten Prof. Dr.Dursun Buğra “Kilonun biriktiği yer ise en sıklıkla karındır. Karında biriken fazla kilolar, yağ artışı midenin basıncını artırır, dolayısıyla mide içindeki yüksek basınçtan, daha düşük basınçlı yemek borusuna doğru hem asidin hem de gıdanın kaçışı kolaylaşmış olur ve bunlar da reflüyü kolaylaştıran etkenlerdendir” diye konuştu.

İLAÇ TEDAVİSİ ETKİ ETMEDİĞİ TAKDİRDE CERRAHİ GİRİŞİMLER YAPILABİLİR

Reflü tedavisinde sıklıkla kullanılan yöntemin ilaç tedavisi olduğunu belirten Prof. Dr. Buğra, tek başına ilaç tedavisinin de yeterli olmayacağını hastanın da yardımının gerektiğini kaydetti.

Prof. Dr. Dursun Buğra, yaşam tarzının mutlaka değiştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Kişinin kilo alımı, kötü beslenme, gazlı içecekleri içme, kahve ve sigara gibi olumsuz etkenlerden vazgeçmesi gerekir” dedi.

Geceleri baş tarafın yükseltilmesi ve asit önleyici ilaçlarla hastalığın yüzde 90’ının tedavi edilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Buğra, “Tedaviden sonra yakınmaları tekrar ortaya çıkanlarda ya da ilaç tedavisinden hiç yarar görmeyenlerde ise cerrahi girişimler yapılabilir” diye konuştu.

Klik disini untuk melanjutkan »»
 

Zirve100 Site ekle
oyun komedi sohbet siteleri

Ahmet MARANKİ Kimdir?

Ahmet MARANKİ Kimdir?
Ahmet Maranki 1956 yılında İnebolu'da doğdu. Liseyi İstanbul'da bitiren yazar ilk önce Tütün Eksperleri Yüksek Okulu’nu bitirip 1976 yılında stajını tamamlayarak devlet görevine başladı. Sırasıyla 1981 yılında İstanbul Üniversitesi T. Endüstri Mühendisliği’ni, 1986 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Siyaset Bölümünde ‘master’ını, 1990 yılında aynı bölümün Sosyal Siyaset Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri alanında doktorasını tamamladı. 1991 yılında ABD'de mesleki alanda mahalli idareler, sosyal güvenlik sistemleri ve tarım alanında doktora üstü bilimsel çalışma ve araştırmalarda bulundu. 1993 yılında SSCB'nin yıkılmasıyla Azerbaycan devletinin talebi üzerine, T.C. adına görev yaptığı ilgili birimin baş uzmanı olarak araştırmalar yapmak ve üniversitelerde ders vermek üzere görevlendirildi. T.C. adına Azerbaycan Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BMT) U.N.D.P, UNV birimlerinin kalkınma programları çerçevesinde devlet ve özel üniversitelerinin planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçişleriyle ilgili "Principles Marketing", International Economic Organization", "International Marketing", "Islam Economy Relation" ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında "University Lecturer" unvanıyla "Specialist" olarak diplomatik statüde görev yapan yazar, Azerbaycan Millî Meclisi’nde danışmanlık yapmış olup, bu çalışmalarını "Türkiye Azerbaycan Haricî İktisâdî Alakaları" , "Agent Mukaveleleri" adlı kitaplarıyla yayınlamıştır. Ahmet Maranki yaptığı bu ve burada kaydedilmeyen çalışmalarıyla 1998 yılında Azerbaycan’da "Yılın En Başarılı Yabancı Bilim Adamı" seçilmiştir. BMT'nin Unesco ve Avrupa Birliği nezdinde kurularak faaliyet gösteren IPA-International Personel Academy'de görev yapan yazar; yaptığı bu ilmî çalışmalar, hazırlanan ders programları ve bunların uygulanması, yayınlanan kitaplar ile ilmi şura kararıyla "Univesity Lecturer" göreviyle "Economy" alanında profesör unvanı alarak ‘Ateste’ edilen tek T.C. vatandaşıdır. Kafkasya ve Azerbaycan’da kaldığı bu sürede yazar, SSCB'nin çağdaş dünyaca bilinmeyen yönleriyle ilgili stratejik ve kozmik araştırma merkezlerinde eğitimde bulunarak ekstrasens ve bioenerjist unvanını almıştır. Yazar eserlerinde de görüleceği gibi T.C.’deki devlet görevi sırasında meslekî çalışmaları yanında, 1987'de Ortadoğu'daki İran-Irak Savaşı sırasında Musul-Kerkük bölgesinde Türkmenlerle ve Suudi Arabistan’da İslam konferansıyla ilgili, 1990 yılında Balkanlarda ve Bulgaristan'daki Türklere uygulanan asimilasyon ve tehcirle ilgili, 1991 yılında ABD'de Müslüman-Kızılderililerle ilgili, 1993'ten günümüze kadar da Kafkaslardaki Türkler ve bilhassa Azerbaycan’la ilgili çeşitli kuruluşlarla işbirliği içinde görev yapmıştır. Bu çalışmalarını ulusal ve uluslararası yazılı ve görsel medyada 55 adet tebliğ, 10 adet ders ve sosyal muhtevalı kitap ve "strateji" adıyla yayınlanan makaleleriyle kamuyla paylaşmıştır.Pek çok bilimsel araştırmanın öncülüğünü yapan ve Rusya-Avusturya-Azerbaycan -Türkiye'nin bilim adamlarından oluşarak 1990 yılında kurulan "Bilim ve Buluş Adamları Derneği'nin genel sekreterliğini de yürüten yazar, halen Türkiye’nin AB'ye girme sürecinde AB stratejilerinin hazırlanmasıyla ilgili olarak Hollanda Amsterdam'da "Türkiye Hollanda Vakfı"nı ve bu kitabın konuların bilimsel olarak araştırmalarının yapıldığı "The Institute for Cross Cultural Health" adlı enstitünün başkanlığını yürütmektedir. BMT Asya-Pasifik ve Avrupa Başkanı Setsuka Yamazaki tarafından başka projelerde uzman olarak çalışmak üzere davet edilen yazar, Türkiye'de kalarak bu necip millete hizmeti ön planda tutmuştur. 1969 yılından beri sporla yakından ilgilenen yazar, kara kemer, judo, tekvando, şhiatsu hocası olarak halen Güreş İhtisas Kulübü’nde Türk sporuna hizmet vermektedir. Dünyada ve Türkiye'de sosyal ve stratejik pek çok vakıf, dernek, düşünce kulüpleri vs. gibi NGO'larda (Sivil Toplum Kuruluşu) faaliyet gösteren yazar evli ve 3 çocuk babası olup İngilizce, Arapça, Rusça, Azerice, Osmanlıca bilmektedir. Prof. Dr. Ahmet Maranki’nin 5 ayrı sahada 54 adet yayınlanmış eseri bulunmakta olup, yazarımızın son eseri “Kozmik Bilim ve Bilinçle Yaşam Enerjisi” kitabı bugüne kadar 2 yılda 73 baskı yapmıştır.
Namablogkamu is proudly powered by Blogger.com | Template by o-om.com | Power by blogtemplate4u.com